“ Büyük ruhlar sessizce kanatlanır“ Schiller Başını balkon demirine yasladı. Gözleri, birbirine ayak uydurmaya çalışan halay merak..
İkindi güneşi burnundan soluyordu. Birkaç olta balıkçısı sahil boyunda avlanıyordu. Sıcaktan bunalmış, okulu asmış olası üç liseli kız etek, pantolo..
Evde bir bebeğin olması her şeyi alt üst etmişti. Tek başına giyinmek zorunda kalıyordu artık. Çoraplarını çoğu zaman eşini bulamadığı için tekeş giyiniyo..
Orhan Bora anısına… … 2.Bölüm Zaman zaman yeni anne ve babası olacak kişilerin yanına gider onların dünyada yaptıklarını izlerdi. Bu sefer seçtiği aile..
Kitabevimden Nizami Gencevi'nin Sırların Hazinesi kitabını almış merdivenlerden inerken telefonuma bir SMS geldi. Numara Azerbaycan'a ait değildi. Önce ön..
Orhan Bora anısına… 1.Bölüm Kadın birden gözlerini açtı ve eşine doğum sancısının geldiğini söyledi. Apar topar hastaneye gittiler, bebek dünyaya ..
Sessizliğin sesini duyacak kadar derindi yalnızlığı… Bundan birkaç yıl öncesinde böyle bir sükûta kesin “huzur” derdi. Şimdi biliyor huzursuz bir sess..
Kırmızı elbiseli kadını ilk kez gördüğümde, beni bu kadar etkileyen şeyin ne olduğunu anlayamamıştım. Bir kafede, iki masa ötemde oturan ve etraf..
Kirli bir camın önüne oturmuş, uzun zamandır yüzünü göstermeyen güneşin sıcaklığını hissetmeye çalışıyordu. Sırtını cama dönmüş, geceden beri sızlayan ke..
..
Galerideki ziyaretçiler sergideki en büyük tuvallerden birinin önünde toplanmışlardı. Farklı bakış ve renkteki gözler tablonun boyalarında, fırça izleri..
“Ulen, arkadaş” dedi İsmail. Onun bu kaba saba hallerini, pat diyelerini pek severdi oda sakini. Halının desensizliğine, tek renkliliğine takılı ba..
Yine bir bahar gelmiş, dayanmıştı kapıya. Baharların artık ne getireceğini, neleri götüreceğini kestiremiyordu. Son ya da ilk hiç fark etmiyordu, sağı ..
Karınca sürüsünün sıska bir hamam böceğini yerken çıkardığı çıtırtının sessizliğinde bekliyorum. Sessizce ama çok acı verici! Böceğin her yeri kanayarak u..
"Daha önce de söylediğim gibi" dedi can arkadaşım Mukaddes. "Yarın, annemin doğum günü! ’’Unutur muyum hiç? Canımsın" dedim, "Yarın sizdeyim, güldürelim S..
Yaşadıkça öğreniyorduk. “Tamam, oldum artık” dediğin yerde yeni bir ders başlıyordu. Yorulmak eylemi bu dünya için yaratılmıştı belki de. Hem denmiyor mu ..
Hababam Sınıfı filminin o unutulmaz Melih Kibar bestesi için “Mona Lisa tablosu gibidir” derler: “Komik sahnelerde hızlı hızlı çalar, gülersin; hüzünlü sa..
Böyle böyle büyüdü kafamda bu düşünce; ay gibi, gecenin içinde; böyle böyle kesilip gitti katırın soyu. Ormanın içinde sessiz adımlarla yürüyordum. Kış ..
Göz kapaklarını delip beynine kadar işleyen güneşin yakıcılığından düşünceleriyle kaçıp kurtulmak istedi. Hayal meyal canlanan bir hatırasına sığındı. Çoc..
Kış akşamlarının yün kokulu, allı morlu yorganları üzerinde, elleri çenesinde, yüzüstü uzanmış çocukluğumun masal kahramanları beliriyor yine. Zihnimin dö..
O sabah her zamankinden daha bir heyecanla uyanmıştım. Gözlerimi açar açmaz pencereden uzanıp dışarı baktığımda avlunun ortasında kağnı arabası koşuma haz..
Serlevha; Arabesk müziğin devlerinden Ferdi Tayfur’un bir zamanların efsane şarkısının başlangıç sözleridir. Çeşme başında başlayan bir aşkın terennümü, n..
“Şenlik dağıldı bir acı yel kaldı, bahçede yalnız” Gecenin derin sessizliğinde yer altından gelen bir uğultuyla uyandık. Beton duvarlar tarifi mümkün olm..
“Ah figanım ah” diye söylendi elinde fırçası, dilinde boyası ve önlüğünde yılların hatırasıyla Mozart Kemal. Boynunda anasının oyalı yazması v..
Evin güneye bakan tarafında, uzun servilerin çevrelediği ve asmaların bulunduğu bahçedeki incir ağacının gölgesi altındaki tahta sandalyeden, iki eliyle b..
Küçük bir kasabanın tarihi konağında, misafir odasının duvarını süsleyen siyah beyaz çekilmiş, sonradan renklendirilmiş çok eski bir fotoğraf asılıydı. Uz..
Bir gün bir nar ağacının altında buluşup hemen oracıktaki kuyudan su çekip içtiklerinin, güneye bakan grimsi mavi kapılı dededen kalma evin bahçesinde koc..
Elinden sıkı sıkı tuttuğu oğluyla kentin meydanına yaklaştı. Çınar ağaçlarının gölgesi Meydan Durağının üzerine düşüyor, parkın uçuk sahibi güvercinler sa..
Seni, bir ikindi sonrası ahşap kapısından girdiğim, taş zemini soğuk kuyu suyuyla serinlemiş avluda görmüştüm. Yaz güneşinden kavrulan sıcak, sarı s..
Güneşin ışıl ışıl etrafa ışınlarını saçtığı bir cumartesi günüydü. Beşiktaş yolu üzerinde, Dolmabahçe Sarayı sokağında yürürken, ağaçların yapraklarının ..
Yıldızlar hareket etmiyordu. Oysa başının üstüne bütün bir gök; kopmuş, dökülmüştü. Onlarda ise bir kıpırtı dahi oluşmamış, ince bir titreşim belirmemişti..
Aysel mesai saati içinde beni aramıştı o gün. Günün yorgunluğunu dost muhabbeti ile gidermek için çay içmenin iyi bir fikir olduğunu düşündüğünü söyle..
Yağmur ve kasvetli Şubat Soğuğu’nun yaşandığı bir günde taşınmıştım Randolph Sokağı’ndaki iki göz odalı giriş katına. İstanbul’dan başlayıp sırasıyla Tifl..
Yürüyordu… Sakin, huzur ve sukūn bulmuş bir ruh hali içinde... Adımları teslim olmuştu adeta sokağın içinde ki kitapçıların ritmik yapısına. Etr..
Emin’e… “Napıp durun, bizim oğlan,” dedi kekremsi, baharatlı sesiyle. Değnek gibiydi Emin Dedem, zargana balığı gibi incecikti. 90 küsur yaşındaydı, küsu..
Al yanakları sütü membaından, suyu gözesinden içiyor olmalarından değildir sadece. Ayva tüylü körpe tenlerini yaylanın güneşi de soğuğu da yakar. Farkı..
Yağmurlu bir hava … Öyle sakin değildi yağmur. Yollara, caddelere fevç fevç akıntılar hakim olmuştu neredeyse. Sahafların sokağına adım atar ..
O vakitlerde kız çocukları için ayrı program yapılmaz, anneleri nereye giderse oraya intikal ederlerdi. Ölü evi, düğün evi, çarşı pazar, sabah kahvesi,..
İnsan bazen bir söz duyar, bir yazı yahut kitap okur ya da bir türkü veya şarkı dinler, bir film seyreder, bir resim görür, bunlar onu alır, taa eski y..
Odanın bir köşesindeki koltukta uzanmış, sobadan gelen odun çıtırtısı eşliğinde uzaklara dalmış, düşünüyordu. Geçen zaman onca şey yaşatmıştı. Yorgun düşm..
“Sesim bir radyo spikerinin sesine benziyordu.”* Vurgular, tonlamalar olması gerektiği gibiydi. Kurallara uygun, doğru fakat duygudan yoksun... Rengi yokt..
Kabul etmek de zorlansak da arabesk müziğin tartışmasız taçsız krallarından birisi de Ferdi Tayfur’dur. Onun başlıktaki şarkısını her dinlediğimde, köyümü..
O vakitlerde bir kadının çanta kullanması bir modernlik, bir zenginlik göstergesiydi. Tarımla geçinen kırsal kesimlerde çantalı hanımlar yadırganır: “Kapa..
Bütün sokak adamlarına… Merhamet, sevgiyle birleştiğinde şefkati doğurur. Onun için şefkat, acımanın da sevmenin de ötesinde bir duygudur. Öylesine yalın..
Güneşin parlak ışıklarıyla yanarlı dönerli yansımalar oluşturduğu şeker pancarı yaprakları, zümrütten bir deniz gibi yaz ortasının meltemiyle dalgalanı..
Mahinur teyzeyi her görüşümde gönlümü bir sıcaklık kaplıyor. Bana içini dökse, o küllenmiş hatıralarını anlatsa diyorum. Bir açılsa, bir dökülse, kaç tane..
Epey bir zaman olmuştu buralara geleli. İnsan ömrüne kıyasla çok olmamıştı belki ama yine de zor geçmişti yıllar. Dillerini, hâllerini ve gönüllerini de b..
Şehrin futbol takımı en üst ligde. Şu dev bütçeli İstanbul takımlarının, iş insanlarının ününe ün katmak için yönetiminde bulunduğu köklü camiaların ol..
Elini ateşe tuttu, ateşin yandığını görmedi, eli yandı elini çekti, ardına baktı ateş orada, yandığını daha iyi gördü. Mesafe koydu, aklı kaldı. Sess..
Çocukluğumun ve ilk gençlik yıllarımın geçtiği bu küçük köye, yıllar sonra kısa bir ziyaret için dönmüştüm. Sabahın erken saatlerinden birinde yür..
Derin yalnızlıkların incecik görünmez ağlarla sardığı, mumyalanması yarım kalmış bir ceset gibi etleri küflenmiş, bedeninden yarı kopmuş, yarı yapış..
Ruhumdan çalınan düşleri geri almadan, asla yaşamış sayılmam. Yokluğun kaç şehir terk ettirdi ve kaç şehir daha terk ettirecek parmak hesabım yetmiyor...
Çocukluk yıllarımda, zamanın ihtiyaçlarına göre sokaklardan geçenler çeşitlilik arz ederdi. Mesela; Kurban Bayramı yaklaşınca kalaycılar görünmeye başl..
Su sırasındayım. Hani şu, su müptelalarının şehrin kenarında "iyi su" diye adlandırdıkları -değil şebeke suyunun paralı suyun bile yerine koyamadıkları..
“Bohçeci geldi haanımlar, bohçecieee!” Bu sesi duyduğum zaman korkar, sağa sola saklanırdım. Çünkü annelerimiz bizi “ Yaramazlık yaparsanız, b..
“Gerçekten zırdeliydi bunun babası da,” diye işaret etti yaşlı adam, teneke sobanın yanı başında ısınmaya çalışan adamı. Bir kedi gibi sobanın kuytusuna ..
Babalar alabilmişse yeni esvaplar giyilirdi. “Yen”i yoksa analar temiz bir “göyneği” kumaş bir “pantul” ile buluşturur, evlatlarını kuşandırırdı. Ba..
80’lik bir çınar, titrek yaprakları sonbahar rüzg ȃ rına direnmeye çalışırken, kökleri toprağın derinliklerinde… Dallarına zaman zaman konan ..
Ben de vardım. İlk sesi yakaza hâlinde, yatağında sağa sola dönerken duydu. Yastığından anlamsız sesler geliyordu. Pa pa pa pa pa pam pam p..
Acılar, dünyalı olmanın en ağır bedeli. Aldırdığım yok artık böyle sıradan şeylere. Duvarın ötesine geçene kadar ikimiz için küçük bir evren yaratmak i..
 ..
… Günler geçiyordu… Yörük, laf arasında ” bizim gelin” deyiverdi bir gün Hoca’ya. -Kimmiş senin gelin? -Sizin Meryemce. Meryemce’yi ..
İri, ela gözleriyle ve olanca iyimserliğiyle şakıdı diğer adı gökyüzü olan kadın: "İlkbahar kıyafetine bürünüp etrafa çiçekler saçan aşktır cancazım, t..
Alanya bu mevsimde oldukça ıssızdı. Kasabanın sessizliğine inat Felsefe Kongresi’nin yapıldığı tesis dünyanın dört bir yanından gelen katılımcılarla cı..
Şarkısına katılmamı bekliyordu, küçük kız. Oysa çoktan unutmuştum ben içimdeki melodiyi. Çünkü kırılmış, derin darbeler almıştım. Aslında o da benden f..
Sokakların Dili “41 muhteşem caddeden geçtim.” (*) Fakat onları muhteşem kılan sokakları seçtim ben. Kendimi beyaz çiçekli akasyanın salı..
Babam bu akşam da yok. Annemin yüzü asık. Öğretmenimden dayak yiyeceğimi bilsem de söyleyemedim. Annem ödevim yok biliyor. Yoksa matematik problemlerin..
Eli, albümde kalakalmıştı öylece. İtina ile ç eviriyordu sayfaları. Kıyamıyordu ge ç mişe. Her bir kare toz bulutu gibiydi. Neşeyi ya da h ü zn ..
El alışkanlığıyla dokundu elektrik düğmesine Samet. Henüz erken olduğunu, ışıkları yakmadığını unutmuş görünüyordu. O, gençlere has ekşimsi ter kokusun..
Sokağın başındaydı adam. Üstü başı perperişan, hali vakti sersefil… Gelen geçenin bakışları onun üzerindeydi. Dikkatleri toplamıştı, gözler dikilmişti üz..
“Bir şiirde yeri olmayan şeyin benim evimde yeri yoktur.”(*) dedi ve öfkeyle koltuğundan kalktı. Kalkınca kucağındaki şiir kitabı pat diye dü..
Kadınların alışverişinden hoşlanan nadir erkeklerden biriydi. Bıkmadan usanmadan ve söylenmeden tokalara bakar, takıcılarda uzun vakitler geçirir, giyinm..
“Serseri, cahil bırakılmış çocuğun büyümüşüdür.” &n..
Yan komşumuzdu Bedriye Teyze. Ceviz ve dut ağaçlarıyla dolu küçük bir mahalleydi oturduğumuz yer. Rafioğullarının dut bahçelerinde, Kapıdağ’dan kopan şim..
Kalabalık değildi. Hayır, kesinlikle kalabalık değildi. Olsa olsa yedi sekiz kişiydi. Bu durumda otobüsün içi boştu bile denilebilir. Ama bu doğru olm..
Şefkatin bir iksir olduğu ifade edilir: Yaratıcı’ nın ayırt etmeksizin tüm canlılara engin rahmetiyle karşılıksız verdiği, sevgiden ve aşktan daha güçlü,..
“Kahretsin ya, bugün de aç kaldım iyi mi!” diye söylendim kendi kendime. Niye mi aç kaldım? En başından anlatırsam beni daha iyi anlayacaksınız umarım. A..
Aşağılık herifler, kızlar, ergenler. Kendini sevimli zanneden kokana. Hii, yaparak üstelik. Koparmışlar onu. Yanına iliştirdiğim nota rağmen. Saygısızlar..
O papatyaları saçlarına dizdiği gün hiç aklından çıkmıyordu. En taze zamanlarıydı. Yeşil gözlerine süzülen sarı perçemleri papatyalarla işbirliği içinde ..
Deniz kenarında gördüm onu. Sağ dizini neredeyse çenesine değdirecek kadar bükmüş -dirseğinden aşağısı yoktu- sağ koluyla dizi arasına sıkıştırdığı ipin ..
Âdem bir sabah uyandı, ayaklarının ucuyla yavaş yavaş serinleyen toprağa bastı. Havva, alıp verdiği usul nefeslerle uyuyordu. Habil ve Kabil de uyuyorlar..
“Kahretsin! Yine berbat ettin bir çuval inciri. Ne vardı bu kadar heyecanlanacak? Karşı tarafın vekili sana nasıl da bakıyordu savaş kazanmış komutan eda..
UCALIK AŞKI Sen güneş, Men senden nur alan ayam, Sen bir ses, Men ise aksisadayam! Zirvesen, Zirveye çıkan cığıram. (dar yol, patika) Ucalık (yüc..
Saçları tarhana kokan kız, bir gece rüyamdan geçti, belli belirsiz. Açık kestane renkli, hafif dağınık ve kıvrımlı buklelerinden etrafa tarhana kokusu ya..
Defterleri özenle poşetten çıkardım. Yılına göre sıraladım. Bir süre öylece karşılarında oturdum. Bugünkü koşturmam yaşlı bacaklarımı yormuştu. Beni bir ..
“Eskiden iyilik yaparlardı söylemezlerdi. Sonra hem yapmaya hem söylemeye başladılar. Şimdi ise yapmıyorlar fakat söylüyorlar.” &n..
Yoksulluk ve geçim derdi bizi, sıtma ve sarı sıcağın hâkim olduğu Çukurova topraklarına savurduğu günden beri dedemin yüzü hiç gülmedi. Çukurova alışı..
Çocuk ağlamaları eşliğinde, şanzımanı bozuk, Nuh Nebi’den kalma otobüsle şunca yolu tep, ter döktüren, burun kızartan, insan alıklaştıran sıcakta evdekil..
Saate baktım öğleden sonra üçü gösteriyordu. Hala pijamalarımı çıkartmamış, üzerimde battaniye, uzandığım koltukta kanallar arasında gezinirken bir zaman..
Evinizin hayatında olurdu düğünler, yaz iftarları… Kadınlar ve genç kızlar için dulda yerlere salıncaklar kurulurdu. Bir ceviz ağacının altında kocaman d..
Yine ayaklar geçiyordu başının üzerinden. Ne de olsa yolda yürümek herkesin hakkıydı, ah bir de çöpler cama gelmese. Balıkların sahile vurduğu gibi çarpa..