Yağmurlu bir hava …
Öyle sakin değildi yağmur.
Yollara, caddelere fevç fevç akıntılar hakim olmuştu neredeyse.
Sahafların sokağına adım
atar atmaz ritmik hava karşılamıştı yine kendisini. Öyle ki yağmurun sızım
sızım gökten yağışıda bu ritmik havayı daha da efsunlu hale getiriyordu. Acele
davrandı ve hemen karşısına çıkan ilk kitapçı dükkanına girdi. Klasik batı
klasiği yankılanıyordu etrafta. Notaların ardı sıra terennüm etmesinde ki ahenk
kendisine de motivasyon olarak sirayet etmişti. Tebessümler, alkışlar, tebrikler,
rengarenk sevinçler havada uçuşuyordu adeta.
Kısa bir bekleyişten sonra
aradığı kitabın ismini sordu ve hemencecik bulması şanslı hissettirdi kendini. Daha
fazla vakit kaybetmemek için ödemeyi yapmak üzere kasaya yöneldi. Kasiyerin, hoş geldiniz tebessümünü ima eden bakışıyla
göz göze geldi. Kırmızı ruju, kırmızı kazağı içeride ki müziğim ahengine daha
bir renk katıyordu.
-Nakit mi? Kredi kartı mı,
diye sorması üzerine
-Nakit, diye karşılık
verdi.
Elini cebine atınca yanına
para almadığını anladı.
-Hay aksi aceleden nakit
çekmeyi unutmuşum.
-Sorun değil kartla
çekerim.
Yine karta yüklenecekti
anlaşılan. Kartını cüzdanının saklı bölmesinden çıkartmış ve ödemeyi yapmıştı.
Kasiyere teşekkür ederken
kızın, kırmızı kazağına uyumlu kırmızı
ruju etrafa müspet enerji yaymaya devam ediyordu.
İşlem bitince durağa
yöneldi. Güzergâhına giden ilk otobüse bindi. Bulduğu boş yere oturdu. Henüz
ilk soluğunu almıştı. Bir iki etrafa göz attı bu arada. Ve kitabı incemeye koyuldu.
Sayfalar buram buram sahafların hoş esintisini ulaştırıyordu burnuna. Sukünet
buldu o anda. Tam sayfayı çevirince, eline bir kağıt parçası geldi. Üzerinde
bir şeyler yazıyordu.
Alt alta sıralanmış
kelimeler,
Tahsin
Sökün etmek
Mahbes
Anafor
Metazor
Bu kelimeler kitabın
tarzına yabancı değildi.
Belli ki bazı bilmediği
kelimeleri not almıştı her kimse.
Kağıdı çevirince bir paragrafa
rastladı.
"Eskilerin sıklıkla
tahsin ettiği bir gelenekmiş , çat kapı misafirlik.
Sakin sakin, herkes
köşesinde otururken ailece, aniden tanıdık yüzlerin sökün etmesi pek hoşlarına
gidermiş ev halkının.
Bu halleriyle kendilerini
bir mahbesin ortasından, aydınlığa çıkmış gibi hissederlermiş.
Hele ki muhabbet eşliğinde
tıpkı bir anafor misali konudan konuya, hatıradan hatıraya değinmeleri yüzlerde
tebessüm üstüne tebessüm bırakırmış.
Yelkovan akrebi
kovaladıkça ilerleyen saatin dahi farkına varamazlarmış.
Ne zaman kalkacak olsalar,
ev halkı bir metazori yöntemiyle biraz daha kalmaları için ısrar edermiş.
Böyle akşamlar…"
Anladı ki kağıdın ön
tarafında alt alta yazılı kelimeler cümle içinde kullanılarak pekiştirilmiş…
şimdi bu kendisi için de bir yol, bir yöntem öğrenmenin sebebi oluyordu.