Analığım sesleniyor: “Yak ocağı…”
Çürük çarık hayaller beliriyor aklımda,
Tam gülümseyeceğim, sen geliyorsun
aklıma…
Ölüm, seni benden alan;
Babam, keşke diyorum,
Evlenmeseydin o kadınla… KEŞKE
Dut yapraklarına âşık bir ipek böceği gibiyim,
Kelebek olmayı bekleyen, kanatlarını gizleyen.
Haziran üflüyor günahlarımı yüzüme,
Haziran kavuruyor ensemi,
Haziranda sayıyorum uygun adım…
Üvey anam sesleniyor: “Kurcalama dolabı…”
Biri başımı okşayınca gülüyorum yine,
Sevgiye muhtacım; göldeki yalnız ördekler gibi.
Hazirana gömülmüşüm.
Dağlara bir nefes karbondioksit borçluyum,
Kayalara adını kazıyacağım; duyuyorum sesini.
Çocuklar gülüyor, dondurma ellerinde,
Nasıl da iştahla yalıyorlar o dondurmaları