küçük küçük bulutlar
buz dağlarıydı
etekleri griye çalan
uzak dağların doruklarında
allısı pembelisi güllerin
sıkışmış bahçe aralıklarına
üzüm bağları sarmış
ev saçaklarına
bodur başakları taşlara perde
buğday tarlaları bire on veriyor
kocabaş dikenleri yol boyunda
pıtırak sarıyor süt bacakları
afyon sütü akıtıyor
ağlamasın diye bebelerin kulağına
ırgatlar sarı yazmalarıyla
umut biçiyorlar yarına
efil kavak yelleri esiyor ovada
kaçak dere boylarında
aşıklar sevişiyorlar
gökyüzü alabildiğince mavi
gözlerim kayboluyor yeşilliklerde
katmer katmer taş oyuntularda
tavşan bozu taşlar dağlarında
yaban otları renk renk
anason sarhoşu buğday tarlaları
virajlar korna sesleriyle dönüyordu
bulutlar düşecek gibi dağların doruklarına
mavilerin ortasından