gürsel akbulut gürsel akbulut

Tükenmez Kalem

Çocukluğumda aklıma takılan ilginç isimlerden biriydi “tükenmez kalem.” Adını ilk duyduğumdan bu yana hep dikkatimi çekmiştir. Tükenmez ve bitmez gözüyle baktığımdan mıdır? Nedir; kalemin mürekkebi tükenip yazmaz olduğunda ismindeki ironiye takılıp tebessüm ettiğim çok olmuştur. Sonra sonra alıştım.  Yine buna benzer isimlerinin manalarını temsil etmeyen insanlara ve diğer eşyalara da rastladıkça ünsiyet oluşuyor insanın zihninde. Artık gözünüzde yavaş yavaş sıradanlaşıyor bazı şeyler hiç şaşırmıyorsunuz da.  Şairin "Aslında her şey, tükenen bir kaleme tükenmez dedikleri kadar yalan." Dediği gibi pek gerçeklik aramıyorsunuz her şeyde. İş ve işçi bulma kurumuna iş aramaya giden kişinin kapıda “işi olmayan giremez” yazısına aldırmadığı gibi. 

Buna benzer başka örnekler görmek o kadar uzakta değil. Bahçede su içilen deponun üstünde “içme suyu” yazarken hemen giriş kapısının yanında “danışma” yazdığına birçok yerde rastlarız. Kaç defa “bekleme salonu” yazılan yerde tren veya vapur bekleyip binmedik mi?  

Belki de bunları hayatımızı daha yaşanılır kılmak için icat ettik. Dilimizin zenginliğini kullanarak kendi kendimize böylesine şirinlikler var ettik. Niyetimizde belki yanıltmak da yoktu. Hepsi birer algı dalgalanmasından ibaretti.

Öyleyse günlük hayatta da her şeyi fazla ciddiye almamalıyız. Her olayın arkasında bir güzellik aramalı. Her şeye tükenmez kalemdeki mürekkep gözüyle bakıp onda bir şirinlik bir yarenlik aramalıyız. Kim bilir böyle daha yaşanılır olur hayat. İçimizdeki yaşam enerjimiz hep var olur, tükenmez de.


devamını oku