merhametin kalbi olan Peygamber'e,
saklanacağı yeri önceden
bilir saklanan,
eylem öncesi fikirde başlar
saklanmak çünkü
bir gizli tasarımdır hayatın
içinde de
sıkışmayı göze alarak
beklediğin yer
ya herru ya merru,
1 ve sıfır,
siyah devletle
beyaz leşi,
yazı ve tura
kaderi kadere bırakarak
tedirgin bekleyiş sonunu,
iman tazeleten heyecan,
huşu ve inkar,
vecd ve isyan,
tanrıya med cezirin
fırtınada denk gelmesi.
ve bazısı koşarak saklanır,
saklanarak kaçar, bir ivmeye
umut bağlayan
ağır atlar zamanı
kovalarken,
sadece yakalanma anını
geciktirme.
kötü sonunu bilerek
bilmeyerek
bir refleks olur yaşamak.
yüksek sesle sayılar,
dehşetli mutlak sonu çağırır
en korkunç rakamlardır
yaşlarımız
ve nedense hep eksik
sayıldığı düşünülen;
40 50 ve saklanan köşesinde
gözlerini
kısarak bakar tereddüt
adımlara,
açarken ebe gözlerini
yakalama açlığı ile
kimlerin sonu kimlerin
başlangıcı,
kelimelerin anlamsızlığı,
acının ilk durağı
ey acı dur ey acı daha acı
sağım solum sobe,
saklanmayan,
ey sen saklanmayan,
saklanamayan
boyundan büyük soru
işaretleri içinde de;
mahşer çanı, ahret sorgusu
ve korku beklentileri…
bezgin bir kabulleniştir
artık
tevekkeltü alelallah
eli eli lema şevaktani
sonu karşılama farkı,
sonların bir anlamı olmalı
başlangıcın muammasını
erteleyerek,
sonlarda medet,
çünkü son son oluyor
evrene kucak açan, saklanan
evrende;
saklanacak yer yok,
anlatırken her şeyin bir
şeyin içinde boğulduğunu
ve bilerek
her alt kümenin bir alt
kümesi ve bir kapsayan kümesi olduğunu,
saklanacak yer yok, hapisler
var
tek liman kalmıştır artık
sevgili, saklanacak,
kaçacak,
yaşamak için bir sebep
aramak,
yaşamak için bir sebep
bulmak,
o sebebe tutunmak, tutunmak,
tutunmak…
kozanın içinde akrep,
akrebim!
merhamet merhamet…
toprak gözlüm, toprağa
düşene
merhamet merhamet…
son liman, son kale;
merhamet, umut, merhamet…