yine hapsoldum içime
taşamadıklarım birikiyor
düşünmek en büyük kubbem
şakaklarımda bekleyenleri sorma
kafam peynir ekmek gibi gidiyor
aynı uğultu aynı yankılar
içi geçmiş kapı sesi
karıncaların ayak sesini özledim
gençlik aşk sevda özlem
kül oldu rüzgarın teninde
üç odalı evde koşuşturmaca
diğer adada ayrı hıçkırık
her düşün kanat çırpışını düşün
gitmediler göçe daha
yıllar ellerimden kaydı
alnıma dayanmış kalın çizgiler
gözlerim istemsiz doluyor
boğazımda kılçık gibi acılar
su içsem de geçmiyor
zehri dilimde kem sözlerin
ah o hıçkıra boğduğum geceler
ıslanır mı yeniden gözlerim
yüzüme küsen gülüşler var bir de
hayaller pervane tepemde üstelik
her an insanı kendiyle baş başa bırakıyor
her nefes anons her an peşimde bir gölge
güneş çıkacak birazdan dostlar
camlarda yine kendimi kurutacağım
ya da ruhumu avutacağım