Bedenimde hapis ruhum...
Gözümün gördüğü kadarıyla sınırlı.
Cümleler, kilit bir akşam sessizliği.
Cır cır böceklerinin sesi kısık.
Vazgeçmiyor insanlar, mecbur gibi yaşamaktan...
Sular durgun — fırtınanın habercisi.
Yağlı, paslı işçilerin elbiseleri...
Burnun direğini sızlatıyor bu ter kokusu.
Nefes nefese bir odada, ihtiyar bir kadınla,
çatıdan akan yağmur damlalarını saymak
bu garip gecekondu da...
Bakkalların veresiye defterlerini aşırmak,
bir kalıp beyaz peynir alırken
doyurmak karnını bu leş gibi sokakta...
Susmak bu sessizlikte,
küfür gibi geliyor bana.
Kalbime anjiyo yap doktor;
uzun uzun sarhoş olabileyim.
Ölmekten korkmuyorum ama
yetişmek istiyorum fakire fukaraya...