şule yusuf şule yusuf

binbir gece şehrazat


fareler yedi etlerimizi

güven kilerimiz yağmalandı

yaralandık…

aşkı acı çekmek olarak öğrettiler 

sanki yemedi elmayı Adem… 

gel, sil bu izleri 

anlat…uyuyayım dizlerinde

yaşamak için değil, yaşat diye 

anlat Şehrazat

kafamızda kurduklarımızı

Sen anlat, 

uyuyayım dizlerinde

 bin bir ge… ce…eee…

Şehrazat dedi:

 bu âlemde 

ayyaşlıkla zahitlik neredeyse bir oldu

tutuldu dili şu’le

 feryat figan buz kesti

su yaşamdı ya; 

hayat suyum o oldu

bir yılan dilli yüzünden 

bazı şeyler mezara kondu

yakılan her ahın iki muhatabı var:

ahı alan ve ilahi makam.

Az sustu… 

dizlerinde uykuya direnen

 celladına aşk ile bakıp

devam etti:

soluğu diriltici olanı

 Çarmıha germediler mi

İyiyle kötü hep aynı sofrada

 yemek yemedi mi 

Nemrut’un ateşini tutuşturan bile 

sevgilinin öpücüğü mü 

her yeri sardı alevler …

üstünde bayram elbiseleriyle 

kuyuya seslendi de ateş 

su Yusuf’a döndü, takıldı çengele

İbrahim’in yangınını söndürdü

Tutundukların tutunamadıklarına dönünce

gerçeklik hiçlikte buz keser….

beyaza döner rengi 

kırmızı gülün benzi solar

ve… 

hamuşluk içimize konuşmak olur

Azra ile Vamık’ın hikâyesi unutulur 

Acem şiirleri gibi edep gözetmezler yüzünden

Huri ile Gılman ümitsiz bakıyor cennette birbirlerine

Bak!

Çıplak askerlerden koca bir ordu kurdum

Bütün cihanı bir sözle sustururum… 

Eski metinler dolu remiz

 giz orada, sır bir deniz

Mumunu Anka kuşlu makaslarda uyutan geçmiş

bizim ninnilerimizi kime söylettiniz…

Celladı uyurken Şehrazat ekledi:

testiyle şarabın aşkını bırak 

Mevlana yazsın

Şems’in avucuna gökten 

bir terk-i dünya düşsün…

devamını oku