Bir hayattı
eskitmek istediğim
arzuların okyanusları aşmadığı
hüzünlerin nehirlere karışmadığı
yaşların pınara dönmediği
Bir diyardı düşlediğim
kanatlanıp gitmek isteğim
doğarken unutturulan
ölümü tattıkça anımsatılan
dirildiğinde kendini bulduran
Bir yoldu baş koyduğum
hakikatin izi bildiğim
dönüşü hesaba katmadan
esrik ruhuma aldırmadan
fecre kadar içimi yıkayan
Bir sondu umduğum
eksilmeden eskidiğim
gülmelerin kırıştırdığı
sevgilerin aydınlattığı
ay ışığının beyazlattığı
Bir derin uçurumdu bulduğum
bahtımın kıyısından gülümseyen
zehri panzehirle bezeyen
şifaya mahal vermeden
ölümü sükutla geçiştiren
Bir alemdi düştüğüm
daha elmayı düşleyecektim
dağ idim kuma döndüm
cehennem topraklarına sürüldüm
dürüldüm de aynalara büründüm