aklımda kalan gülüşün
dualarıma cevap alamayışımın yarasıydı
kör kuyularda aramıştık umudu
dertlerimizi suya fısıldar olmuştuk
olmaz derlerdi oldurmaya yol bulamazdık
verilmemiş çiçekler yazılmış şiirlerle aynı sayfada kururdu
bahar kokardı avuçların yüzümü avuçlarında uyuturdum
annenin sesiyle irkilir hemen eve koşardın
uzak diyarlara gidişin
kalbimin orta yerinde mezar oldu duruyor
yağmurlu siyah bulutlar gibiydi gözlerin
baş kaldıran yüreğimiz kabaran denizlere benzerdi
sevdamızın küçüklüğünden değildi ayrılığa razı oluşumuz
sevdiğinden haber gelme umuduna sığınmayı seçmekti
akide dillerinden şeker şerbet dökülürdü gönlüme
gelincik gölgen hep benimle dolaşırdı
çok sonradan fark ettim tanrıya kırgınlığımın adı olduğunu
tüm şiirlerimde başka başka isimlerle sen diye okuduğumu
tutunamayışımın nedeniydin kök salamayışımın
yaşanmışlıklarım köpük oldu sen ise yüreğimde har
kim ayak bassa toprağına ben buradan bilirdim
cam kesiğinden yaralanır sebepsiz içimde sen çalardın
bilirdim servilerin tutmamış senin
akşam sefaların boynunu bükmüş
şimdilerde gölgeler kesiyor yolumu
ebedi eve dönüş şarkımızı dinliyorum
her ayrılışta ölürüz biraz
bizimle birlikte tanrımız da ölür
sabrımın nedeni,
sana yazılan adressiz mektuplar
son nefesimde adresini bulsun diyeymiş
vasiyetimdir:
iri siyah gözlerinle toprağımı bir katre sen sula
ben yine sana açayım sen yine bana
tanrıyla barışmak istiyorum daha…