Kıyıya vuran kalp kırıklıklarım,
nasır tutmuş yüreğim,
dar ağacına asılmış hayallerim ve bir kadehte yıkılan bedenimle selamlıyorum seni.
Ağlama duvarına dönmüş gözlerim,
feleğin dikenli çemberine takılmış en deli hislerim,
incir ağacının dibine diktiğim, hiç yeşermeyeceğini bildiğim
gül fidelerimle karşılıyorum seni.
Taç mahali isterken,
virane olmuş dört duvarımla,
közde dağladığım şiirlerimle,
bin bir emekle büyüttüğüm isyanlarımla ağırlıyorum seni.
Otur bir kadehte sen iç diyorum,
gözyaşlarımın rengini gösteriyorum,
aldığım en yırtıcı darbelerden bahsediyorum,
tek kelime etmeden gidişini görüyorum,
en çaresiz halimle uğurluyorum seni.