Nasıl bir kibir Allah’ım!
Beğenemiyorum…
Ne dalgalı saç
Ne tel tel kirpikler…
Fakat eski türküler güzel
Kalem kaş olmasa
Tekkede camide manastırda
Bir köpeğin önünde bile
Biz olmak için
Gündüz rüyası
Belkıs’ın ömründen çalıyorum
Selam söylememiş allı turna, kara tren gecikmiş
Bahçesinde dursun yeşil çınar
İsfahan’a bir yolcu kaptan,
Çöl buralar, dar
Uz gidilen dünyanın yarısına
Yaslandığım camlar…
Gönül denen o organı arıyorum
Bağışlanınca mülk olan
Her bahar erguvan sunan toprak gibi…
Üşüdükçe ısıtan.