Sessiz bir yolculuğa çıktım kimse görmedi beni
Ardımda viran bir bağ, yetim bir koğuş bıraktım
Yıllar yıllara karıştı uzak şehirlerde
Göç oldu, erik kurudu bahçede
Hatıra oldu, sel kurudu toprakta
Ne’m oldu, zaman kurudu duvarda
Küçürek bir öyküye sığdı ömrüm
Çerçiler unuttu beni daracık sokaklarda
Sahipsiz kaldım bir öksüz gibi
Bir varoluş çığlığıydı bu
Özümde sızım sızım sızlayan
Sessiz bir yolculuğa çıktım kimse görmedi beni
Kayboldum gecenin isinde kirli ve soluk
Biçare dolaştım ruhumun dehlizlerinde
Yıldızlarla danışıklı bir dövüş tuttum
Ben onları kutsamadım ışıksız kalınca
Onlar bana aldırmadı sürçüp düşünce
Bir fetret ektim maziye
Netamesiz
İz bırakmadım dokunduğum yerde
Kokusu çürüdü sonra ellerimin
Klasik bir film sonu gibi
Kayboldum gecenin isinde kirli ve soluk
Yazarak boşladım efsunlu hayalleri
Can buldum hastalıklı satırlarda inleyip
Üzengiyi icat ettim dost meclislerinde
Ne çok şövalyem oldu sadık ve sırdaş
Geçti zaman, dindi rüzgâr savaşlar bitti
Bir haminne türküsüydü dilimde adın
Ben geçemedim bu vebalı fikirden
Can buldum hastalıklı satırlarda inleyip
Yazarak boşladım efsunlu hayalleri
İnce naif kırılgan bir kaderdim ben
Veda ettim biricik aşk temrinlerine
Çok şiir yaktım karanlık odalarda
Uzleti şarap gibi ruhuma içirirken
Ne pencerelerden bir el sallandı
Ne perde ardından şehvetle izlendim
Unutuldum çocukluk düşleri gibi
Düştüm toprağa kesif ve muhkem
Mistik bir ruh bahşetti hayat bana
İnce naif kırılgan bir kaderdim ben
Fesleğen kokulu yolda yarım kaldı bir şey
Leylak bahçesinde kestim göbek bağımı
Kaşlarımı çatsam da o gece ay ışığına
Vişneçürüğü bir sevdaya hoşça kal dedim
Sözünde durdu, sözümde durdum
Göz göze gelmedik o günden sonra
Bir daha yıldızlara bel bağlamadım
Bir leylak ayazında kestim göbek bağımı
Hüzünlü nağmelere gizledim ölümümü
Fesleğen kokulu yolda yarım kaldı bir şey