Masumların kırık boyunlu
katiline...
Kâğıttan intiharlar
ediyormuş kolayından
Kağıtta seviyor, kağıtta aşk yaşıyormuş
Lafın kralını
yazıyormuş
Kandırıkçıymış
üstelik,
dünyaya madik atıp
maskeli geziyormuş
Ölümü kirletmekten hayâ
etmiyormuş
kara ruhuna inat beyaz maskeler takıyormuş
Kirlenmemiş ruhları
kirletip kaçıyormuş
Sonra kandırdım
kandırdım diye,
alkış da tutuyormuş
“Bilinmez değilmiş ki
bütün bunlar çocuk muymuş kanmış”
çocuk kalmış
ruhlardan belli ki tanımamış
İnsan olamadan erkek
olmuş da rajona bile durmuş
Kitap mı ne
yazıyormuş üstelik:
“Müzik kutusundaki zavallı
kız
kurşun askere aşık dönüp duruyormuş
kurşun asker bir gün
kızı bir soytarı için
satıyormuş
kalbi ateşlerde
yanıyormuş ama(!)
umutlarla oynuyor, uçan
balonlara iğneli ok atıyormuş
günler öyle böyle geçip gidiyormuş
hepsi gece nasılsa bir kutuya giriyormuş
toptancıymış üstelik;
parakende adam satıyormuş
“söz esastır” deyip
yalanlar diziyormuş
üstelik nesne
seviciymiş
akıl resminde pencere
önünde
mütemadiyen bir kadın
çay içiyormuş
kuğu güzelliği
aklından çıkmıyormuş
uzansa tutacak,
dokunsa yanacak
biliyormuş…
susuyormuş
hücrelerinde onunla
dolaşıyormuş
ancak kuğunun sahibi
kraliçe intikam alıcıymış,
sırasını bekliyormuş
bu masalda kahraman
pek korkak çıkıyormuş
sıkıştıkça topuklayıp
bir de kaçmıyor muymuş”
anlaşılan bu roman
çok can sıkıyormuş