tufan gelince başı bozuk
buz kesti ayaz
dağıldı köşesinde titrek rüzgar
bulut kabardı göğsünden nemli nemli
yağmurla gelen binlerce selam
nisan da kıskanç her an
birden değişti iklim
yaprak kımıldamaz oldu gönlünde
toprak sustu
dertli…
Irmak akışına bırakmış kendini
ama derya bambaşka güzel
sarhoş gibi dalgalandı
güneş akşam sefasına dalarken
denizi bekledi mavi bir meltem
gözleri uzakta bir düş gibi
hayata döndü poyraz ansızın
dolaşırken boran paslı caddeleri
çağlayan coştu çisil çisil gözlerinden
ah o kızıl nehir
nehir kudretti
nehir asaletti
nehir cesaretti
yeri göğü yırtan şimşeğe
çöktü duman bulanık hisleriyle
belli belirsiz hayaller doruk da
yıldırım aşkıyla
kaya bile titredi yerinden
sustu mehtap
hilal ince bir keder gibi
asılı kaldı gökte
öylece yıldıza bakıp
bir an parladı şule
aklı söndü ışıklar içinde
sonra gün de döndü
ve bahar geldi beyazlar içinde
ayağa kalktı tüm sınıf
o da geçiciydi tabii
tıpkı kış gibi
tıpkı insan gibi
tıpkı zulüm gibi
kim bilir belki de biz
kaderin kollarında
hep aynı mevsimdeydi