yıldızları saçlarına indirir
yetmez gözbebeğine kondururdu
güller açtırırdı geçtiği yollarda
sabahlar doğururdu her karanlığa
bulut bulut olmayı unuturdu güldüğünde
sobanın üstünde eriyen bir güğüm kar olurdu
bazen duvara yansıyan alev
her şey olmayı nerden de bilirdi
lambanın içindeki cindi mutluluk…