elizya alminya elizya alminya

Güverte

ne aşklar yaşanmıştı o limanda
ben de o limanın rıhtımında 
yüreğimi dinlendirirken 
dinleniyordum 
seni dalgalarda dinlerken 
denizin dalgasındaki köpüklere daldım 
bir gemi yanaştı ufuklardan  
hayallere demir attım 
uzun uzun baktı yeşilimsi gözlerim 
içinde olsaydık diye sevdanı kurarken
şehrine rota aldım
ben aşkınla güvertede sarmaş dolaştım 
soğuktu 
üşüdüm 
üşürken seni sardım kalbime 
sıcaklığına büründüm
uzun uzunca düşündüm de 
doluya koydum almadı 
boşa koydum dolmadı 
bir çaresizliğime yenildim 
bir de sana 
aşk dolu geceye el verirken gün 
dolunay vurdu durgunlaşmış sulara
yakamozda ışıldadı yüzün 
kalbime aktı sıcaklığın 
ışığında dönen pervane ile ilerlerken 
derin derince sularda 
aktın usul usul yaşlarımdan 
bir an dondum kaldım 
gerçeklerin farkına vardım 
yalnızlığımın yoksunluğunda 
yoktun
yoksun 
yoksunsun 
yıllarımdan aylarımdan 
saatlerimden 
geçip akıyordun amma 
sen orada yoktun  
sensiz alışagelmiş sessizlikte
kendime geldim o an 
su gecenin renginde
aradım senli beni 
karanlıkta çirkindim oysa
karanlığımda nurunla aydınlandım
aydınlığınla güzelleştim 
güzelleşti yüzüm 
aydınlandı ruhum ama 
takılı kaldım ben yine sende  
yorgunluğunla hayatıma aktın
akarken beni yaktın
kucaklarken sevdanla beni
tutkuyla süzerken seni 
deniz fenerinin ışığında gözlerim 
sevinç ile hüzün arasında
benliğimle olgunlaşırken 
sordu içimdeki çocuk 
kimdi! 
neyindi?
oturdum tahta güverteye
aldım elime kalemi kağıdı 
düşündüm durdum 
yazıldı satırlar
yazdım da yazarken 
sığmadın cümlelerime 
yazdıklarımdan azdın
öğrendiklerimden çoktun
yüreğimde de ne hoştun
lakin uzandığım yerde yoktun 
söyle şimdi bana 
söyle nesin
nemsin 
bilmem ki neyimsin
bilsem ki nefesimsin

devamını oku