ne aşklar yaşanmıştı o limanda
ben de o limanın rıhtımında
yüreğimi dinlendirirken
dinleniyordum
seni dalgalarda dinlerken
denizin dalgasındaki köpüklere daldım
bir gemi yanaştı ufuklardan
hayallere demir attım
uzun uzun baktı yeşilimsi gözlerim
içinde olsaydık diye sevdanı kurarken
şehrine rota aldım
ben aşkınla güvertede sarmaş dolaştım
soğuktu
üşüdüm
üşürken seni sardım kalbime
sıcaklığına büründüm
uzun uzunca düşündüm de
doluya koydum almadı
boşa koydum dolmadı
bir çaresizliğime yenildim
bir de sana
aşk dolu geceye el verirken gün
dolunay vurdu durgunlaşmış sulara
yakamozda ışıldadı yüzün
kalbime aktı sıcaklığın
ışığında dönen pervane ile ilerlerken
derin derince sularda
aktın usul usul yaşlarımdan
bir an dondum kaldım
gerçeklerin farkına vardım
yalnızlığımın yoksunluğunda
yoktun
yoksun
yoksunsun
yıllarımdan aylarımdan
saatlerimden
geçip akıyordun amma
sen orada yoktun
sensiz alışagelmiş sessizlikte
kendime geldim o an
su gecenin renginde
aradım senli beni
karanlıkta çirkindim oysa
karanlığımda nurunla aydınlandım
aydınlığınla güzelleştim
güzelleşti yüzüm
aydınlandı ruhum ama
takılı kaldım ben yine sende
yorgunluğunla hayatıma aktın
akarken beni yaktın
kucaklarken sevdanla beni
tutkuyla süzerken seni
deniz fenerinin ışığında gözlerim
sevinç ile hüzün arasında
benliğimle olgunlaşırken
sordu içimdeki çocuk
kimdi!
neyindi?
oturdum tahta güverteye
aldım elime kalemi kağıdı
düşündüm durdum
yazıldı satırlar
yazdım da yazarken
sığmadın cümlelerime
yazdıklarımdan azdın
öğrendiklerimden çoktun
yüreğimde de ne hoştun
lakin uzandığım yerde yoktun
söyle şimdi bana
söyle nesin
nemsin
bilmem ki neyimsin
bilsem ki nefesimsin