“Biz şiirlerimizi işçilere yazarız ama işçiler bizim kim
olduğumuzu bilmez “
Ostim’deyiz biraz ekmek ve biraz gobit
ucuz peynirler yiyerek ve yanık türkülerle çalışıyoruz
kirazın hep vişne olanlarını alıyoruz çünkü pahalı
hayvanlar gibi terliydik iş dönüşlerinde
bunu en çok soyunduğumuz soğuk evler bilir
bütün sabahları çok yorgun kalkıyoruz
yığınlarla taşınıyoruz kamyon kasalarında
üç beş liralık gömleklerimiz vardır bizim
tıraşsız yüzlerimiz ile gidiyoruz fabrikalara
zehir bulaşmış ellerimizle yemek yiyoruz
sıkça göz göze geliyoruz pusuda bekleyen hırslı avcılarla
su kenarına inmeye çalışan susamış hayvanlar gibiyiz
çünkü ancak beş vakit su içmeye yetiyor gücümüz
bu gezegende bir fakirler vardır bir de zenginler
başka da kimse yoktur aslında
biz üretenler ama hiçbir şeyin sahibi olmayanlarız
bir gelin duvağı açamadan ölenlerimiz oluyor usta
ki dedik çok kereler; lümpenin milleti olmaz
aş isterler, ekmek isterler, ev isterler sonra kadın
yani diyeceğimiz yavşak bir dönemece girmiştir tarih
kesenin ağzını açmayanlar düşünsün usta
ve paralı faşistlik bulaşıcı bir hastalık gibidir
birisi biraz faşistleşse öteki köpekleşir
biz bu kapitalizmden bir şey anlamadık usta
nereye gittiysek arkamızdan çaldılar davulları
çünkü sürüne sürüne yaşayanlar masumdurlar
çünkü sürüne sürüne yaşatanlar yüzde yüz suçlu