“Muharrem masaları sil durma” derken
sanki soğuk bir yılan gibi tıslıyor adam
siyah dalgalı saçları ortadan ayrılmış
gök yüzlü bir çocuk görüyorum orada
elindeki bez ile hemen masalara seğirtiyor
çocuk masayı temizlerken bile susmuyor
elli kere gür sesiyle emrediyor adam
“Muharrem çabuk ol biraz”
çocuk, tuzluklarla biberlikleri itinayla yerleştiriyor
gözüm takılıyor on beşinde ya var ya yok
eli yüzü ışıldıyor, gözleri bir duru bir duru
adam neden sonra başından ayrılıyor
ağaçlarla kaplı dağlık bir tesiste çalışıyor
masalarını temizliyor şehirlerarası yolcuların
başındaki adam oralarda olmasa dahi
işten kaytarma nedir bilmiyor
bir sigara yakıp dışarı bakıyorum
Muharrem o ara masama yanaşıyor
o anda içimde birdenbire bir infial bir ayağı aksak Muharrem’in
Muharrem topallıyor