Yalnızlık kimsesizlerin sığınağıdır, yakan güneş altında bir dinlenilecek ağaçaltı gölgesi belki, uzadıkça hiç bitmeyen öncesi güzel sonrası gittikçe üşüten soğuk bir kış, kana kana içildikçe azalmayan bir su.
Yalnızlık; kaybolduğun karanlık bir ormanda kıstığın gözlerinin uzakta gördüğü bir ışıklı kulübe belki, ya da koştukça hiç sarılamadığın aksine an be an senden uzaklaşan annen ve baban.
Yalnızlık belki yıllardır susmuş bir sevgili kollarına seni alan ya da sen yaklaştıkça gülerek uzaklaşan bir zalim kadın.
Yalnızlık; Nehirlerin hiç akmadığı bir coğrafya belki de, her şeyin ve herkesin kendiyle kavgalı olduğu bir ülke belki.
Gitmemek için direnmek hatta ve hiç gitmediğin halde gitmiş gibi yaptığın bir aşk da olabilir Yalnızlık.
Yalnızlık; her şeye karşı duracağımıza her şeyden kaçarak hep orada sustuğumuz ve nedenini bir türlü öğrenemeyeceğimiz bir çıkmaz ve gizemli sokak.