Sabahın erken saatlerinde
yürüyorum. İnsanlar koşuşturuyor. Kimi bakkala, kimi fırına… Bazıları börekçiye
kim bilir bazıları da… Ben ise hala yürüyorum. Yıllardır yürüyorum ama hala
bilmiyorum nereye gideceğimi. Aslında amaçsız ya da hedefi olmayan biri
değilim. Kimseye söylemesem de nereye gideceğimi bilmesem de aradığım bir
şeyler var. Ne mi arıyorum? İnanın ben de bilmiyorum. Belki biraz mutluluk,
biraz huzur... ya da bitmeyecek bir aşk...
Tabi ki bildiğim şeyler de
var. Mesela zaman çabuk geçiyor ve her gün bir şeyler daha öğreniyor insan.
Zaman çabuk da geçse, her doğan günde bir şeyler öğrense de yine de yetmiyor
öğrendikleri. Kendimden biliyorum. Yıllardır yürüyorum sokak sokak… Bir şeyleri
öğrendiğimi sansam da sonunda hâlâ çok da bir şey bilmediğimi anlıyorum.
En basiti ne aradığımı
bile bilmiyorum ben.
Eskiden mahalle aralarında
yürürdüm. Sonra biraz büyüdüm. Şehrin en ücra köşelerinde yürüdüm. Sonra biraz
daha büyüdüm. Şehir şehir dolaştım. Ve hatta ülkemde gitmediğim şehir kalmadı.
Bu arada bir şeyler daha öğrendim. Aradığım neydi? Bazen buldum zannettim.
Çalıştım, para kazandım ama mutlu olamadım. Âşık oldum, mutlu olamadım…
Neden mi? Nedeni şu:
Hâlâ bir yerlerde
duramıyorum. Ve dolaşıyor bir şeyler arıyorum. Ama inanın yine de bilmiyorum.
Nereden mi vardım bu
sonuca? Mesela sanırdım ki gençlik hiç bitmeyecek ve esecek daima kavak yelleri
başımın üstünde. Bilemedim. Bir gün o yellerin yolumun üstüne yapraklarını
birer birer düşüreceğini.
Şimdi anlıyorum ve
ağlıyorum hoyratça ve de fütursuzca geçirdiğim günlere. Yıllarca ne aradığımı
bilmeden yitirdiğim o yıllara. Sokakları dolaşarak, şehir şehir gezerek
özgürlük, hürriyet arıyordum ama şunu bilmiyordum: “Birinin özgürlüğünün
bittiği yerde diğerinin özgürlüğü başlar.”
Yıllardır aradığım özgürlük
aslında hep yanımdaymış. Özgürlük başıboşluk değil, özgürlük kaçıp gitmek de
değil, özgürlük insanın istediği gibi yaşaması da değil. Özgürlük kanaat
etmesini bilmekmiş. Evet! Şimdi bir şeyi çok iyi biliyorum o da hiçbir şey
bilmediğim.