fadıl oktay fadıl oktay

dur dedim gidene

bir baktım sular duruyor bir baktım dağlar durmuyor

görüyorum gölgesinde alaca renkli turnalar duruyor

bana kapanan bakışlarından anlıyorum gittiğini

başımda suskunluğundan havalanmış binlerce tarlakuşu

yine de sancıyorum sabahları yatağından yalnız kalkıyor

aman vermez bir şeytan örümceği deviniyor içimde

sevişmelerimizi söküyorum usumdan öbek öbek

çok seven bir boliçe gibi sokulurdu sıcağıma

sarışın sazlıklar, hayvan iskeletleri ve ölü yosunlar

sesim sanki karşı köyden bana ürüyen bir köpek


bir baktım sular duruyor bir baktım dağlar durmuyor

katledilmiş çocukların gülüşleri gelmiş karşımda duruyor

uzaktan görünse sular fışkırıyordu gövdemden

kimse bilmiyor orada kuşluğa kadar ağladığımı

aha sesini de almış götürüyor alacakaranlıkta

aha gövdemden koskoca bir aşkın ruhu çıkıyor

ikimizin de böğrüne saplanan bir ahlaksız sancı

kimi sevsek yolumuzu bir göğem uçurum kapıyor

usangın çağrılar atıyorum çoktan gitmiş kendime

attığım her ıslığı yırtıcı kuşlar biçiyor


bir baktım sular duruyor bir baktım dağlar durmuyor

baktığım bütün yıldızlar uzayda parçalanmış duruyor

duyuyorum uzak zebraların şehvet okramalarını

hüzünsever yakın papağanların şarkılarını duyuyorum

meğer bakır çalığı bir denizmişim seviştikçe yarılan

terk etsem de bir içli kuğudur gelip göğsümde uyuyor

oysa onun da getirdiği öpüşleri vardı dudaklarıma

mor incirlerin içine özene bezene gizlediği düşleri vardı

dolanıyor direnen ruhu bedenlerin ayrıldığı yerde

göğü tırmalar gibi savurduğu çığlıklar duyuluyor


bir baktım yer duymuyor bir baktım gök duymuyor

devamını oku