yasemin eser dayıoğlu yasemin eser dayıoğlu

merzifon günleri

Yabancısı olduğum bir şehir. Tanıdık sima hiç yok. Nedense tanıdık şefkatli yüzler arıyor insan. Selam verdiğinde hatırını soracak sıcacık dostlar... Kar yeniden savurarak yağmaya başlıyor. Güneş görünüp görünmemek arasında kararsız; bir görünüp bir kayboluyor. Çanakkale parkından çıkıp öğretmenevine kadar yürüyorum. Yönümü bilmeden yeni taşındığım bu şehri tanımaya çalışıyorum. Meyve ağaçlarından ziyade çam ağaçlarıyla dolu bu şehir. En azından benim doğduğum şehirden farklı. Portakal çiçeklerini özledim galiba yoksa avlulardaki kocaman çamlar neden durduk yere bana yabancı gelsin ki...

Yürümeye devam ediyorum. Yolum beni meydana, oradan otogara götürüyor. Kilometrelerce yol yürüyorum. Bu şehri tanımaya mı yoksa kendimi bulmaya mı, kim bilir? Üzerime tarifinden eksik kaldığım yabancılıkla örtülü bir yalnızlık giyinmiş adımlıyorum sokakları. Biraz dinlenmek için oturacak kuru bir bank arıyorum sonra buz gibi havaya daha fazla kayıtsız kalamyan donmuş ayaklarımın uyuştuğunu hissediyorum; vazgeçiyorum. Sokaklarda kaybola kaybola evime dönüyorum. Ne garip bir duygu, evinin yolunu başka birilerine sormak zorunda kalmak “Affedersiniz, benim evimi tarif edebilir misiniz? Ben şurada oturuyorum, fakat nasıl gideceğimi bilmiyorum…” demek... Bir iki yabancı teyzeye, eli cebinde telaşlı öğrenciye ve yüzü beyazdan mora dönmüş sokakları süpüren amcaya sora sora evime yol alıyorum.

Nihayet evimdeyim. Saray görünümlü devasa zindanımın cumbasındayım. Ne güzel buraya da petek koymuşlar diyerek çocuk gibi seviniyorum. Ellerimi ovuşturarak ısınmaya çalışıyorum. Etrafımı kuşatan engin dağları, tepeleri, bembeyaz örtüye bürünmüş ovadaki bu şehri seyrediyorum. Bir an gözlerimden akan sıcacık yaşları fark ediyorum. Çocuklarım anlamasınlar diye çabucak ellerimle kuruluyorum. Özlediğim memleketimi, Torosları, Amanosları, Akdeniz sahilini, portakal ağaçlarını ve ılık meltemini hatırlıyorum; burnumun direği sızlıyor.

Yalnızlığın en fazla koyduğu demlerdeyim. Bir garip diyârda, Merzifon'da... Özlüyorum…

devamını oku