“ Müzik, kendimi bildim bileli en büyük
aşkım, tutunduğum dalım, yaslandığım dağımdı. Bu motivasyonla en büyük aşkım
aynı zamanda işim oldu. Ne mutlu sevdiği işi yapabilenlere…”
Merhaba,
hoş geldiniz Gülşah Hanım. Röportajımızı kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz.
- Merhaba,
hoş bulduk. Ben teşekkür ederim.
Kendinizi
okuyucularımıza tanıtır mısınız?
- Gülşah
Çetin ben. 1976 Amasya doğumluyum. İlk ve orta öğrenimimi Amasya’da
tamamladıktan sonra İnönü Üniversitesi Güzel Saanatlar Fakültesi Müzik
Öğretmenliği Bölümünü bitirdim. 5 yıl öğretmenlik yaptıktan sonra TRT İstanbul
Radyosunda Ses Sanatçısı ve Program Yapımcısı olarak çalışmaya başladım. Hala
Radyoevimizde çalışmaya devam ediyorum. Geçen sene 3 şarkının yer aldığı ilk
albüm çalışmam “Nar Delisi” Arda Müzik etiketiyle tüm dijital platformlarda
yayınlanmaya başladı. Bu yolda çalışmalarım devam ediyor. Baharla birlikte yeni
eserim dinleyicilerle buluşacak.
Mesleğinize
başlarken neler sizi motive etti? Ne gibi zorluklarla karşılaştınız?
-Müzik,
kendimi bildim bileli en büyük aşkım, tutunduğum dalım, yaslandığım dağımdı. Bu
motivasyonla en büyük aşkım aynı zamanda işim oldu. Ne mutlu sevdiği işi
yapabilenlere… Elbette bizim işimizin de zorlukları var. Müzik eğitimcisi
olarak ayrı, müzisyen olarak ayrı… Özellikle bu süreçte işi sadece aktif müzik
yapmak olan icracı ve solist arkadaşlar gerçekten çok zor durumda. Biran evvel
eski güzel günlerimize dönmeyi diliyorum. Tüm zorluklar başım gözüm üstüne
deyip yola devam ediyoruz. Yol uzun, yapacak çok şey var.
İnsanlık
zorlu bir süreçten geçiyor sizin de ifade ettiğiniz gibi. Bu zor zamanlarda
müziğin sizce iyileştirici tarafını
görebildi mi insanlık?
-Müzik
soyut bir sanattır ve diğer sanat dallarından, tüm insanlara hitap etmesi ve her sanat dalının içinde bir şekilde yer
almasıyla ayrılır. Gerçekten kapsayıcıdır. Duyguları olan her canlıya ulaşır, kendini
ifade etme imkanı sunar ve ruhunu iyileştirir. Bu zor zamanlarda yine
yanıbaşımızda. Kulağımızdan eksik olmasın.
Güzel
temenniniz için teşekkür ederiz. Mesela pandemi sürecinde Avrupa’da balkonlardan
konserler verildi.
-Kah
pandemi günlerinde balkonlardan, kah tutsaklığın demir parmaklıklarından, kah
mezarlık yolunda cesaret veren ıslıktan, gidenlerimizin ardından ağıt olup
süzülür dudaklarımızdan. Yaşantımızın her döneminde, genç yaşlı, zengin fakir, kadın
erkek demeden hepimizi eşitleyen yegane güç: Müzik.
En
sevdiğiniz şarkı veya söylemekten en çok hoşlandığınız şarkılar var mı?
-Bir
Gürcü halk ezgisi “Satrpialo” kavuşamayanların aşkını anlatır. İlk aklıma
gelen. Fakat o kadar çok ki sevdiğim
şarkılar… O anki ruh halime göre her türden eseri dinlerim. Etnik ve özgün
şarkılar vazgeçilmezim. Albümümün çıkış şarkısı olan “Nar Delisi “ hem ezgisi
hem sözleri ile seslendirirken beni farklı bir boyuta taşır.
Kimleri
dinlersiniz?
-
Ruhi Su, Kazım Koyuncu, Ahmet Kaya, Reşid Behbudov,Chopen, Edith Piaf, Leonard
Cohen, Maria Callas,Metalica, Zakir Hussain, Lizeta Kalimeri, Lela Tataraidze,
Hamlet Gonashvili,Tülay German, Nilüfer, Erkin Koray ve daha niceleri… Gidenlere
selam olsun.
Başka
sanat dallarıyla aranız nasıl?
-Müzik
gibi sürekliliği olmasa da dönem dönem diğer sanat dallarının büyüsüne ve şifasına nail oldum, oluyorum. Yıllar
evvel tiyatro eğitimi aldım, senaryo yazdım, oynadım. El sanatları ruhuma çok
şey katıyor mesela. Bu pandemi günlerinde seramikle uğraşıyorum.
İlginç
veya unutulmaz anılarınız illa ki vardır. Bizimle paylaşmak istedikleriniz var
mı?
-Şarkı
söylemek benim için bir ritüel. Başlı başına ciddi bir iş. O sebeple evde
mırıldandığım dahi nadir görülür. Ailem sesimi, lise yıllarında arkadaşlarla
kurduğumuz bir müzik grubunun konserinde duymuşlardı. Annemin gözyaşları, babamın
gururu benim için en güzel ve unutulmaz an ve anıdır.
Okurlarımıza
son olarak ne söylemek istersiniz?
-Özellikle
çocuklarımıza gençlerimize örnek olmak için her yetişkin insanın muhakkak bir
sanat dalı ile iştigal etmesi gerekiyor. Hele bu zor zamanlarda insanların
güzel şeylerle ilgilenmesi gençlerimizin kötü alışkanlıklardan uzak tutulması
elzem. Son olarak beni ben yapan aileme, arkadaşlarıma, öğretmenlerime, öğrencilerime
ve bana bu fırsatı verdiği için Akaşa Dergi’ye çok teşekkür ederim.
Biz çok teşekkür ederiz iyi ki geldiniz.