ezgi uzan ezgi uzan

Pamuk İpliği

Bir pamuk ipliğine bağlıdır yaşadığımız her an, her saat ve her saniye. Sevdiklerimiz, görünmez pamuk ipliğiyle bağlıdır birbirlerine. Yaşam ile ölüm arasında var olan ince çizgi de bir pamuk ipliğidir; nihayetinde koptuğu an durur dünya, susar sesler...

Hiçbir şeyin sonu yokmuşçasına yaşar insan. Farkına varmadan... Farkına vardığı an ise her şeye geç kalan... Tabakta dünden kalan çorbayı, "bir ara okurum" diye rafa konulmuş tozlanmış kitapları, "sonra söylerim" diye ertelenmiş cümleleri, bir hevesle ekilip sulanmamış çiçekleri, ütülenmiş ama giyilmemiş yeni kıyafetleri, bir ısırık alınmış ve yarım bırakılmış kurabiyeyi, dikkate alınmayan sohbetleri görmezden gelircesine...

Duyacağımız son cümleyi dinlemezken kulaklardan hiç silinmeyen bir ses kalır geriye. Hatırlanmayan anlar ise en çok hatırlayacağımız hatıralara; birlikte yürünmüş yollar bir daha hiç geçilmeyecek yollara ve yanımızdayken kıymetini bilmediğimiz eller, yokluğunda en çok aradığımız sıcaklığa dönüşür bir anda. 

Günün sonunda her şey; hafızada kalan bir resim, yüzünde kalan içten bir tebessüm ve derinlerde hiç dinmeyen bir sızıdır.
Belki de hayat, değerini bilmediğimiz, yaşarken görmezden geldiğimiz zamanların toplamıdır.

Her şeyin pamuk ipliğine bağlı olduğunu bilsek, bir güne, bir kaç saate, bir ana daha sıkı sarılır en küçük ayrıntıları daha büyük bir özenle yaşarız. Biz ne kadar unutsak da hayat acı gerçeklerini hatırlatmaya devam eder. Ve her hatırlayışta bir sızı kalsa da, hayatın bize fısıldadığı şey hep aynıdır:
"Her iplik kopsa da yenisi örülür, ve yaşam, pamuk ipliği kadar narin, ama aynı zamanda pamuk ipliği kadar dirençlidir."
devamını oku