ezgi uzan ezgi uzan

Sessizliğin Sesi

Bazen elimizden düşen bir bardağın sesi, masadan ayrılan

tabağın yankısı… Bazen de çaresiz bir bakış, kurulamayan

bir cümle, boğaza düğümlenen duygular ve sesi çıkmayan

mağrur bir gölgedir sessizlik…


Gömülmeye mecbur bırakılan hayaller, kum misali etrafa

dağılan ümitler, yaşanması mümkünken yaşanamayanlar,

sessiz haykırışlar, kaybolan güvenler, yorgun ruhlar ve

buruk kalplerdir.


Sessizlik; unutulmak zorunda kalınan yüzler, çalınan

vakitler, bağıran suskunluklar, buz konsa da geçmeyen

yaralar, ağrısı dinmeyen sancılar, “ama” diye devam eden

tümceler, ağlayan gülüşlerdir.


Beklenmemesi gereken beklentiler, gerçekleşemeyen

isteklerin hüznü, toparlanamayan ve bir araya gelmesi

mümkün olmayan yaşantıların parçaları, pişmanlık yaratan

kararlar ile süregelen kararsızlıklardır.


Sessizlik; varlığın en derin hâli, bir çığlığın ardındaki ses,

bir vedanın ardında kalan ıssız boşluk, kalabalığın

arasındaki yalnızlık, konuşulmayanların ağrılı sancısıdır.


Hevesle başlanan ama buruk sonla biten fiiller, yanlış

kapıya giren anahtarlar, değersizliğe karşı verilen

değerlerdir sessizlik…


Denizi olmayan bir şehirde gemi olmayı hayal eden umutlar

ile dalgayla savrulan bahtsız umutsuzluklardır. Heyecanı

kalmayan inançlar, kısacık ömre sığdırılan anılar,

gürültüsüz kızgınlıklar, üstüne basılmış kaldırımlar, restore


edilmeyen iç sızlatan hatıralar ve kalabalıktan arta kalan

yalnızlıklardır…


Sessizlik; bazen ansızın bırakılan yarı yollar, yarım kalan

romanlar, notaları eksik şarkılarken; bazen de hasret kalınan

özlemler, kahkahalardaki gizli sızılar, yabancılaşan

dostluklar, amacını yitirmiş mücadeleler ve bir vazgeçişin

öyküsüdür.


İçimize attıklarımızla, söyleyemediklerimizle,

vedalarımızla, ertelediklerimizle, kelepçelenmiş

düşlerimizle, vazgeçtiklerimizle bir sestir sessizlik…


Yarım yaşanmışlıkların ve yaşanamayan anların toplamı, bir

ömrün eksik çekilmiş nefesi, bir yolun yorgun yolcusu ve

bir ömrün sırtında taşıdığı kırgınlıktır.


Sessizlik, samimidir, çıplaktır, daimidir. Sessizlik yalnızca

susmak değil; duyabilmek ve konuşabilmektir. Kendini,

başkasını, hayatı… Sessizlik; bir nefestir, bir arınmadır ve

bir boşluk değil, bir geçittir. Kimi zaman bir sonun

habercisi, kimi zaman yeni bir başlangıcın eşiğidir.



devamını oku