asil bekâr

Sir Lord St. Simon’un evliliği ve evliliğin tuhaf sonu, talihsiz damadın içinde bulunduğu yüksek tabakayı uzun bir süre meşgul etti. Fakat yaşanan yeni skandallar, bu olayı zamanla unutturdu ve yeni skandalların tuhaf ayrıntıları dört yıl önceye dayanan bu dramla ilgili dedikodulara tamamen son verdi. Bu olaydaki gerçeklerin hiçbir zaman toplumla paylaşılmadığını düşündüğüm için ve arkadaşım Sherlock Holmes olayın aydınlanmasında önemli paya sahip olduğundan dolayı onun anılarının, bu ilginç olayın taslağı olmadan tamamlanamayacağını düşündüm.

Düğünümden birkaç hafta önce, Baker Caddesi’nde Sherlock Holmes ile aynı pansiyonu paylaşırken, öğleden sonra yaptığım bir gezintiden dönüşte masanın üzerinde kendisi için bırakılan mektubu gördü. Önce gayet sakin olan hava aniden bozduğu ve sonbahar rüzgârları şiddetli şekilde estiği için bütün gün odamda kalmayı tercih ettim.

Afganistan seferimin bir hatırası olan ağır Afgan tüfeği mermisinin açtığı yara sinir bozucu bir biçimde zonkluyordu. Rahat bir koltuğa oturmuş, bacaklarımı başka bir koltuğa uzatmıştım. Bir süre gazeteyi yanıma alarak günün bütün gelişmelerini öğreninceye kadar onların arasında adeta kaybolmuştum. Sonra onları katlayıp, bir kenara koyarak bitkin şekilde, masanın üstündeki zarfın üzerini ve zarftaki baş harfleri incelemeye başladım. Arkadaşıma mektup yollayan bu asil kişinin kim olduğunu merak ediyordum.

Dostum Holmes odaya girer girmez “Burada seni bekleyen çok önemli bir mektup var.” dedim. Yanlış hatırlamıyorsam sana sadece balık satıcısı ve para tahsilatçılarından mektup gelir.

“Evet, çok çeşitli insanlarla ilişkilerim var.” diye cevap verdi gülümseyerek. “Genellikle en sıradanları en ilginçleridir. Bu da insanların sıkıldıkları ya da yalan söylemek zorunda kaldıkları, sıkıcı toplantılardan birine bir çağrı gibi görünüyor. Şuna bak, bu gerçekten de çok ilginç.”

“Sosyal ilişkilerinle ilgili bir şey değil mi?”

“Hayır, tamamen işle ilgili.”

“Ve asil bir müşteriden geliyor.”

“İngiltere’nin en asillerinden biri.”

“Sevgili arkadaşım, seni kutlarım.”

“Seni temin ederim Watson, beni müşterimin içinde bulunduğu sınıftan çok probleminin enteresanlığı alâkadar ediyor. Ama bu konu o kadar da ilginç olmayabilir.

Günlük gazeteleri dikkatle inceledin, değil mi?”

“Evet” dedim üzgün bir şekilde köşedeki gazete yığınını göstererek. “Yapacak başka bir işim yoktu.”

“Bu çok iyi, çünkü beni bilgilendirebilirsin. Suç haberleri ve şiddet içeren sütunlardan başka bir şey okumam. Şiddet içeren haberler her zaman insanı bilgilendirir. Son olayları dikkatlice incelediysen Lord St. Simon ve düğünüyle ilgili bir şeyler de okumuş olmalısın.”

“Evet, büyük bir ilgiyle okudum.”

“Bu çok iyi. Elimdeki mektup Lord St. Simon’dan geliyor. Mektubu sana okuyayım. Sen de bana konuyla ilgili düşüncelerini anlat. Mektup şöyle diyor;

SEVGİLİ BAY SHERLOCK HOLMES

Lord Backwater sizin muhakeme gününüze ve sağduyunuza güvenebileceğimi söyledi. Bu yüzden evliliğimle ilgili acı dolu olayı size anlatmaya karar verdim. Scotland Yard’dan Bay Lestrade konuyu takip ediyor ve sizden yardım almama hiçbir itirazı yok, hatta sizin yardımınız olacağına inanıyor. Öğleden sonra saat dörtte geleceğim, eğer o saatte başka bir randevunuz varsa onu iptal edeceğinizi umuyorum. Çünkü bu konu gerçekten çok önemli.

Saygılarımla

‘ROBERT ST. SIMON’

“Mektup büyük kuş tüyü bir kalemle yazılmış ve Grosvenor konaklarından gönderilmiş, talihsiz Lordun sağ elinin serçe parmağının dışı mürekkep olmuş.” dedi Holmes mektubu katlarken.

“Saat dörtte geleceğini söylüyor. Şu anda saat üç, yani bir saat içinde burada olacak.”

“Bu da, senin de yardımınla konuyu aydınlatmak için yeterli vaktimin olduğu anlamına geliyor. Sen şu gazeteleri alıp tarih sırasına göre düzenle, bu arada ben de müşterimizin kim olduğuna bakayım.” Holmes, şöminenin yanındaki kitapların arasından kırmızı kaplı bir cilt aldı. “İşte burada.” dedi oturup kitabı dizlerinin üzerine koyarak. “Robert Walsinghom de Vere St. Simon, Balmoral Dükünün ikinci oğlu... Hımm!

1846’da doğdu. Şu anda 41 yaşında, bu yaş evlenmek için oldukça olgun bir yaş. O son hükümet döneminde müsteşarlık yapmış. Dük olan babası dışişleri bakanı olarak çalışmış. Burada işimize yarayacak bir şey yok. Daha kesin bilgiler için sana müracaat etmeliyim Watson.”

 “Aradıklarımı bulmakta çok güçlük çekmedim.” dedim. “Çünkü gerçekler son derece açık ve ilgi çekici. Senin, bir incelemenin tam ortasındayken bir konuyla rahatsız edilmekten fevkalâde nefret ettiğini bildiğim için, sana bunları anlatmak istemedim.”

“Grosvenor Alanındaki mobilya kamyonuyla ilgili küçük problemi kastediyor olmalısın. O konu, şu anda gayet açık bir şekilde aydınlandı, aslında daha en başından beri her şey apaçık ortadaydı. Lütfen gazetelerde bulduklarını benimle paylaş.”

“İlk dikkatimi çeken, Morning Post’un bir sütunu, bu birkaç hafta öncenin gazetesi. ‘Balmoral Dükü’nün ikinci oğlu Lord Robert St. Simon ile Amerika Birleşik Devletleri’nin San Francisco eyaletinden Aloysius Doran’ın tek kızı Bayan Hatty Doran evlilik hazırlığında. Ve eğer söylentiler doğruysa bu düğün çok yakında gerçekleşecek’ diyor. Hepsi bu kadar.”

“Çok kısa ve net,” dedi Sherlock Holmes uzun, zayıf bacaklarını ateşe doğru uzatırken. Aynı haftanın sosyete gazetelerinde bu olayı genişçe anlatan bir paragraf vardı. İşte burada. Serbest piyasa kanunu yerli ürünleri tehdit ettiğinden dolayı, çok yakında evlilik kurumunu korumak için de bir şeyler yapmamız gerekecek. Büyük Britanya’daki hanedanlıkların yönetimi tek tek Atlantik’in diğer ucundaki kuzenlerimizin eline geçiyor. Bu çekici istilacılar tarafından ele geçirilen ganimetler listesine daha geçen hafta bir yenisi eklendi.

Önümüzdeki yirmi yıllık sürede evlenmeyeceğini açıklayan Lord St. Simon Kaliforniyalı bir milyonerin büyüleyici kızı Bayan Hatty Doran ile çok yakında evleneceğini açıkladı.

“Westbury Hanedanlık Kutlamaları”nda zarif görüntüsü ve göz kamaştırıcı yüzüyle bütün dikkatleri üzerine topladı. Ama bu genç hanım henüz çocuk ve muhtemelen iyice büyüyene kadar çeyizi de artacak. Balmoral dükünün geçen birkaç yıl içinde tabloları satmak zorunda kalması ve Lord St.Simon’ın Birchmoor adındaki küçük bir arazi dışında kendine ait mal varlığı olmayışı başlı başına bir muamma. Ayrıca Kaliforniyalı genç hanımın bu ortaklığın tek kazançlı tarafı olmayacağı da bir gerçek. Onun cumhuriyetçi hanımefendilikten İngiltere’de unvan sahibi olmasını sağlayacak.

“Başka bir şey var mı?” diye sordu Holmes esneyerek.

“Evet, pek çok şey var. Morning Post’ta Honnover Alanı’ndaki St.George’da sadece birkaç tane yakın arkadaşın davet edileceği sakin bir tören düzenleneceği ve kutlamaların Lancaster Gate’de Bay Aloysius Doran tarafından kiralanan evde devam edeceği yazıyor. İki gün sonra yani geçen Çarşamba evliliğin gerçekleştiği saray tarafından resmi olarak açıklandı ve balayının Petersfield yakınlarındaki Lord Backwater’ın yerinde geçeceği de belirtildi. Bütün bunlar gelinin ortadan kaybolmasından önceye ait.”

“Neden önce?” diye sordu. Holmes şaşkınlık içinde.

“Gelinin ortadan kaybolmasından.”

“Gelin, ne zaman ortadan kayboldu?”

“Düğün sabahı.”

“Gerçekten mi? Bu göründüğünden daha ilginç bir olay ve çok dramatik.”

“Evet, bence birazcık da sıra dışı.”

“Bir gelin genellikle düğün töreninden önce ortadan kaybolur bazen de balayı sırasında, ama böylesine çabuk bir kayboluş bana pek normal görünmüyor doğrusu. Lütfen ayrıntıları anlatır mısın?”

devamını oku