Her eylemin temelinde bir düşünce yatar. Düşünce açıklanmazsa eylemin, eylem ifade edilmezse düşüncenin anlamı bilinemez. Düşünce ile başlayıp eylem ile biten sürecin ortasında söz vardır. Düşünce ile eylemi söz birbirine bağlar.
Yazının bağlamına göre düşünce her türlü hayal, istek, keder, duygu ve niyeti; eylem de her türlü hareket, iş, davranış ve tepkiyi kapsar. Bu bağlamda okumak gerekir.
Doğru ve açık ifade edilmeyen düşünce eylemi ifadede yetersiz, sağlam bir düşünceye dayanmayan eylem de sonuçsuz kalabilir.
Her eylem bir düşünceye ve bir anlama bağlanırsa bunu ifade edecek sözcüklere de ihtiyaç hasıl olur. Burada sözcüğün mü anlamı taşıdığı yoksa anlamın mı sözcüğe zenginlik kattığı yüzyıllardır tartışılan bir konu.
Yaşayan diller içerisinde yaşam şartları ve kültüre göre farklı kelimeler zihin havzasında yer edinir. Bunlar birike birike bir dilin kapsamını ve zenginliğini oluşturur. Diller arasında muhakkak farklılıklar olacaktır. Diller arasında karşılaştırma da yapılabilir. Bu karşılaştırmada bir dilin fakir ya da zengin olduğunu söylemek tarihi süreç, literatür ve kökene hakim olmayı gerektirir. Ayrıca her dilin yaşanan coğrafya itibariyle farklı özelliklere sahip olduğu da unutulmamalıdır.
Dünyada en çok konuşulan dillerden İngilizcenin kapsamlı birçok sözlüğü vardır. Bunlardan biri olan Oxford sözlüğünde 400 bin civarında kelime ve ibare yer almaktadır. En son güncellemelerle 100 bin kelimeye ulaşan TDK sözlüğünü bir karşılaştırmaya tabi tutarsak dilimize toz kondurmaya ya da ne kadar zengin olduğunu söyleyip savunmaya çalışanlar olacaktır. Mesele kelime sayısına takılıp komplekse kapılmadan dile sahip çıkmaktır.
Çıkmak demişken, TDK sözlüğünde 54 farklı anlam ile en fazla anlama sahip kelimelerden olan “çıkmak” kelimesinin her bir anlamının bir sözcüğe tekabül ettiğini varsayalım. Kabaca bir hesapla her sözcüğün ortalama 7 farklı anlamı olsa ve bu anlamlar farklı sözcüklerle ifade edilseydi Türkçenin 700 bin civarında bir kelime hazine sahip olması gerekirdi.
Bu gibi ihtimaller ile kendimizi rahatlatabiliriz fakat kelimeleri farklı anlamlarıyla kullanmadığımız sürece sözlükte 100 bin ya da 700 bin kelime yer almasının bir önemi olmayacaktır.
Eksik kalan ya da kullanılmayan bir anlam ne sözcüğe ne de eyleme dönüşür. Düşüncelerle anlamlar bir araya geldiğinde ve eyleme dönüştüğünde dil zenginlik kazanır. Düşünmek de bir eylemdir, okumak da yazmak da.
Ve paylaşmak… Anlamlar kelime paketleriyle paylaşıldığında canlılığını korur ve zengin bir dünyanın kapılarını açar. O kapıdan girmek ve dünyaya açılmak size kalmış.