Zamanda bir kayboluştu bu,
Bir varmış bir yokmuşçasına…
Ne gecesi geceydi artık,
Ne gündüzler güneşli…
Tutuştu ay ve güneş karşımda
En mahrem ilişkiler buluştu, kuytuda
(Uykuda)
Bulutlar gamla yüklendi birden
Bir Anka, sığındı Kafdağı yamaçlarına…
Korku içindeyken mahşer-i alem,
Devleşti yuvasında bir kızıl karınca.
Fil dişleri kırıldı,
Gözler açıldı dehşetle,
Çatladı bereketli topraklar,
Ta Fırat’ın koynunda…
Kâinat bir günde haşroldu
Yıkıldı tahtında,
Siyah kanlı saltanat!
Bir berfin, saklanmış yoncada
güneşe doyarken
Gün ışığı kaçtı semâdan
Aslanlar ormandan kovuldu,
Kükredi fareler korkudan…
Bir çığlık koptu İsrafil’in surundan!
Zaman bilinmezliğe aktı…
Mekanlar talan
Yazılar siliniyordu sanki,
levh-i mahfuzdan…
Bir başkalaşım içindeydi mahlukat!
Ne gecesi geceydi artık,
Ne gündüzler güneşli…
Tutuştu ateş (çıradan)
Bir toz bulutu gibiydi zaman,
Saklı’da,
Yankı’da…
Bir varmış bir yokmuş gibiydi herkes,
Gerçek sanılan sanrıda…