gönül gönüle değince gönül coşar ince ince
avuçlarında nazenin gül olur onu derin sevince
sözcüklere can veren hislerinle demle hoyrat düşlerini
satırlara yol düzen sevişinle coştur yorgun gülüşlerini
durma öylesine yıkama takvim yapraklarını
biriktirdiğinde güzeldir sevdanın oruçlarını
iftarımsın niyetlerimin uçsuz bucaksız alışkanlığını
sahurumda yudumlarım son demin sıcaklığını
ağuşum bomboş yüreğim sarhoş derinliğinde
misaller ülkesinin doyumsuz çekiciliğinde
bir sen bir ben bir de yaşanmamış ufuklar
tüm ufuklarda yeşillenen umutlar
varlığın varlığımla denk bu ne hoş bir ahenk
aynalara küskündüm ta ki seni bulana dek
sanki seninle yedek herkes yabancı herkes düşman
say ki bir bir yolundu sevmelerim aşka pişman
öyle tutkulu öyle hoyrat aldılar ki kanat kanat
budadılar varlığımı zevkle sanat sanat
hamurundan mı serkeşlik insan denen varlığın
çamurundan mı fersizlik sevda denen yarlığın
merdiven kurmuş arşa hem de bulutla koşa koşa
soluna taht sunmuş maverayla coşa coşa
miladı kavurmuş dört nala denksiz niyazlarla
avurdu şişkin benzi pişkin imtiyazlarla