tuba toprak tuba toprak

Lavinya

İmtihanlar sarmalında yine yamalı yüreğim 
Paslı çapalar saplanmış
Beyin denen ummanda
Çıkmaz sokak hep çıktıklarım yarına 
Güneşi umarsız ayı, yıldızı şarj tutmaz
Tel örgüler mi gördüğüm güvercin
kanatlarında?
Yoksa kelebeğe biçilen müebbet mi?
Kaç meçhul düşler öldürdük
Kalp denilen hayalhanede
Yine düşler kuruyorum kör topal ateş çemberinde 
İçimi sızlatan anılar var
Atılmayacak kadar yabana
Ne zamandan beri kümelenmiş 
Bastırılmış isyanlar
Saçımıza kar taneleri
kulaklarımda uğultusu
Üst üste yığılmış umutların
Kırık dal gibi tutmaz sol yanım şimdi 
Vuracak ritmine davulun tokmağını 
Halaya duracak alayına duygular 
Bakışlarımla gül diktim
Göz yaşımla sulayarak
Harmanlanmış soft gurubun türküsü çalar 
Hasat gramofonunda
Topladığım beyaz bulutlar kararır elimde
Ne o söylediğim bozlak bozlak dilimde 
Saçlarından sağdım mutluluğu 
Rüzgarlara inat
Hangi duvara astıysam yakışmadı hüzün 
Ruhumun evinde ayak izleri huzurun 
Gün ha ışıdı ha ışıyacak
Demleniyorum yalnızlığın bergamot kokusunda 
Dün geceden kalma gözlerim
Yaslı başım dizlerin yerine kireçli duvara 
Meraklanma ilk düşme değil ki
Çok ayaklanmışlıklarım var benim 
Kasırgalara inat...
Kanatlarım var benim Anka kuşuna ikiz 
Küllerinden tekrar doğar diriliriz.
Allah'a firar eder de nefsi emmaremiz 
Kevser vadisinde belki açar siyah lavinya. 
Sonsuzluğa namzet nazlı ruhlarımız.

devamını oku