Anne rahminden düştüğümüzden beri
Bir yanımız yalnızlığa büründü
Ölüm ateş gibidir
Beni yaka yaka ruhumu çıkartır
Saçlarımı cesur bir rüzgâr tarar
Saçlarıma kurdeleler takarım
Gururumun kalbi okşansın diye
Süre azalıyor
Kalbim sökülecek gibi
Beynimde fırtınalar
Öyle garip gezer damarımdaki kan
Böbreklerim iflas etmiş bir atın nefesin tükenmesi
Dolu yağışın boş yanıyım
Kâbuslarım haddi hesabı yok
Bir çay demlenir düşüncelerimin üstüne
Yokluğum karanlık bir kara oda
Göz gözü görmese de biliyorum bunun sabahı da var
Gökyüzü yine rahatındaydı
Güneşleniyordu yalnızlığına
Yeryüzü bunun keyfindeydi
Sabah olur gün batar
Sabah olur gün doğar
Ölüm var sabah gelir
Ölüm var akşam gelir
Gün var tanrı gelir
Gün var tanrı gider
Sabahın şafağında düşlerim öldü
Sabahı akşamı yoktu artık
Hüzün yağıyordu
Bulutlar telaş içinde olur
Güneş doğuyor yalnızlıklara
Bir psikiyatri hastası olurum
Gün gelir iyi olma dileğiyle
Sigaramın dumanında doğar hayallerim
Bir hayalperest olur çıkarım
Biraz daha yaz derdi kalemim
Şiirler susar şair kendini kaybeder
Bir yalnızlık kibriti çak görünsün gecenin aydınlığı
Sözler artık çırılçıplak kaldı
Giyimi olmaz artık sözlerimin
Toprak kokusu verdi kokusunu doludan sonra
Bir gelincik açtı mezarımın üstüne
Ölmüştü bütün serseri sokaklar
Başa dönerdi ecelimin korkusu…