neslihan karahan neslihan karahan

Masalsı Anlar

Yaz mevsiminin kavurucu sıcakları yerini ılgıt ılgıt esen sonbahar esintisine teslim etmekteydi.
Tam vaktiydi yemyeşil kırlarda boylu boyunca uzanan kırmızının en yoğun tonunda açan gelincik çiçekleri tablosu sergisinin…
Ilık esen rüzgârda nazenin yapraklarıyla esrik bir melodi sesine râm olmuş meşk ediyor gibiydiler gelincik çiçekleri…
Yapraklar efil efil titriyordu bu melodinin ritminde…
Sonbahar güneşinin sızım sızım sızmasıyla daha da narinleşiyor ve şeffaf kırmızıya dönüşüyordu bu defa yaprakları…
İnce gövdesinde şeffaflaşan kırmızı yaprakları öyle nazenin hâle bürünüyordu ki bahar esintisine ansızın küçük bir poyraz rüzgârı uğrasa hemencecik kendini rüzgâra salıveriyordu.
Direnmeye ne mecali vardı ne de direnecek yaratılışı…
Topraktan koparılsa dakikalara yenik düşer hemen solgun yüzle ellerde süzülüverirdi. 
Gelincik çiçeği baharın müjdecisi ve erken ölümün habercisiydi adeta…
Öyleleri vardı ki her bahar yeniden dirilir, kırlara yayıldıkça yayılır taze baharı göğüslerdi…
Lakin bazıları kırmızının tonunu tek bahar ile unuturdu. Dirilemezdi başka baharlara…
Kırmızının şevkini kaybeder sanki hiç var olmamış gibi öylece çekip giderdi dünyadan…
Yitirilmiş bir kırmızı sedası işitilirdi ta uzaklardan umudun en sessizinden…
Yitirilmiş bir kırmızı seda lâl diline mazhar olurdu notasız senfonilerde...

devamını oku