emily yaramis emily yaramis

Kendimin Katili Olmaktansa Kelimelerin Katili Olacağım

“kendimin katili olmaktansa
kelimelerin katili olacağım”
dedi kadın

ne ağlamaklı ne de gülmekliydi sesi
yüzünde anlamsız gülümsemesi

bir papatya tarlasının hayaliyle coşuyordu yüreğim
papatya desenli elbisem
beyaz spor ayakkabım
rahatça  foterim
bir o yana bir bu yana 
salına salına
varsaydım papatya tarlasına
o vakit olmazdım katili 
kelimelerin

diye devam etti kadın aynadaki gözlerinin ışıltısına heyecanlanarak
çok beğendi kendini
kaybolmasını istemezdi hiç bu ışıltının
yedi ceddinin derdini yüklemişçesine sırtına
bitmeyen yorgunluğunu çözemiyordu
dünya adına sahip oldukları 
şükür sebepleri
yağda balda elleri 
olsa da bişeyler vardı 
arayışları cihanı sardı
olmazları olmadı hiç
niyazları ayyuka vardı
ne dilerse içten dilerdi
hüznüne sarılır 
kalbinin rikkatine barınırdı
Lebbeyk nidası tüm benliğini sarar
sarmaşıklığını göz boncuklarıyla süslerdi

“bıkmadın mı?”  dedi 
kadın  kendi kendine
kendiyleydi derdi 
derdi egemendi daim kendini yendi bendi
ah yıllar arı kovanında ballar 
iğde ağacından üflemeli yapraklar
o koku 
mis mis
köyün en güzel günleri 
saklı anı kutumda 
iğde çekirdeği sandukası ile
bir kaç mektup bağrımda 
acılar topacıyla eğrilip bükülmüş
saltanat kurmuş yüreğimin ortasına
dibine dibine gömmüş anları
acımasız anılar
yaşamak ölümle zıtlar senfonisi olmuş
Mozart bağırtkanlığıyla
Çehov savurganlığı

“İşte asıl mesele 
olmak ya da ölmek “

dedi kadın kendiliğine

bir papatya tarlasında 
uzansam boylu boyunca
göğe merdiven kursam ay penceremle
sessizce süzülsem hayallerin peşine
olmasa hiçbir şey ve hiçbir kimse
olmasa ne günah ne sevap denen şey 
olmasa hesap verme korkusu
ve olmasa olmazlar
yok olsa yoklar
yoklar çarşısından savruluyor biçimsiz oklar
yokluğu düşlemek de neyin nesi
bu ne anlaşılmaz yokluk hevesi
tutunmak istememek varlığa 
yokluğun yokluğuna sarılmak
arsız arsız tutsaksız duygulara
sahipsiz akıllara
dem vurmak tüm koyu karanlığa
ve asilik değildi aslında 
asalet aramaktı faslında
çeyiziydi ecelsiz ölümler
vuslata çok çıkını vardı
öbek öbek biriken
mitozlanan bohçalarıydı
bir papatya tarlasında 
açılsın ellerim semaya
ruhum taçlansın papatyalarla
ellerimle semalarda boyansın 
arınsın tüm destansı ağıtlar
sezilesi mutluluklar sarsın benliğimi
umursuz olsun mesela 
ummanları katmanlayanlara
sisler perdesi aralıksız 
izler bırakır titanik vurgunluğu
bir papatya tarlasında 
aşkın en ulaşılmaz noktasında 
ucubelerden arınmış
kimliksiz sahralarda
varlığa armağan teklik
heplikte teklikti varlık
şeytanın çakallığı hükümsüz
bir papatya tarlasında 
varlıkla yokluk arasında
varlığa tövbeli yokluğa yokluk bedelli
isimsiz bir kahraman 

“kendinin katili olmaktansa
kelimelerin katili olan”

devamını oku