derin vadilerin üstünde uçkun bir akşam
dolanıp duruyor rüzgarla mevsim hevessiz
karları eritirken soluğu tükenmiş baharın çoktan
duyulmuş şey değil elbet bu görülmüş şey değil
dağlar alacalı yollar çamur orman sessiz
sürüler aç kalmış yatağında
çoban kimsesiz
***
dağ martısı dönmeden önce dolup taşmaz mıydı dereler
sen söyle ey yaşlı gözlerinden çiçek bakan koca nine
yağmur öpmez miydi toprağın göğsünü ince ince
ve konuklar çıkıp gelmez miydi gittikleri yerlerden
delikanlılar halaya durmadan önce
***
çıplak sabahları seviyor şimdi kayalar serin serin
ambarda un bitmiş diyor gelin külekte peynir
dizleri titriyor dedelerin ocakta söz sönmüş çoktan
sen konuş o zaman ey yeşilin mayası köknar
çığlık atmaz mıydı alıcı kuşlar yaylalar çıkmadan önce
ve taşmaz mıydı tekneden hamur
ateşi görünce
***
dağlıların yüzünde biriken ömrü ezber ediyor seher
dağları ezber ediyor bakmaktan eziliyor gözleri
her hane eksik, her hane yaralı acı tütüyor bacalar
bu hesapta vardır bu yazılıdır yüreklere mürekkepsiz
ahir zamandır azalacak elbet dakikalar yorgunluktan
can pazarı kurulacak gecikince mevsimler sebepsiz
anneler çırpınacak mayalamak için yaşamı
babalar her şeyden habersiz