zeliha aypek zeliha aypek

Taş da Yok Köpek de

ormanı saklayan flu bir saka kuşudur 

yalnızlığımın tavan arası sekansı 

tanıdığım tüm diğer kuşları sana uçurdum

sağ kalan sevinçlerimin kanatsızlığıyla

 

yolcunun yakasını bırakmayan olası yollardan daha ürkütücüdür  

vedamın en hanfendi ve en son dizesi 

yolcuya geciken yolun vay haline!

 

daha kaç kez beter olacak kadife kurdeleli gerçekler

girip çıktığı kulaklarda ve ağızlarda

insanın anlam çelengini ortada bırakması iyi bir şey değildir

ister gece olsun ister gündüz

 

ben bu şiirin lütfuna şükrederken

sözü mideye indirdi

filozofun iri kıyım sessizliği:

taş var köpek yok

taş yok köpek var

taş var köpek var

 

benim hiç köpeğim olmadı oysa

taş da yok köpek de

gamlı baykuşun ağıtındaki keder içre kederimden başka 

 

cennetin sürüler halindeki kadim sevapları arasında kayboldu en bitik iyiliklerim

-hikâye buraya kadar eksikti hâlâ-

 

eğer bu kuşatma grisi yollar kıvrılırsa çıplak etimde ve uykusuzluğun şehri İstanbul 

ruhumu yörüngesinde titreten kışı dokuyabilirim ölgün anlara

 

sonsuz bir sabahı karşılamaya cesaret edebilirim seninle 

eteğimdeki zillere rağmen 

-biz orada çiçek açtık-

 

ah sevgili!

pembe yanaklı bir oğlanın selamı geçerse dudaklarından 

daha uzun dayansın diye bırakırım masama 

gündelik ardışık kaygılarımı

bırakırım gönül rahatlığıyla 

nuh nebiden kalma kötü kuruntularımı

kaybolan tepelerine dağlarının

 

gel de zamanın en tatlı derinliklerinden 

soluk leylak rengi hayallerimizi canlandır!

devamını oku