ellerimle kazıyorum toprağın bahtını
duayla seslendi yerin lisanı
sonsuzluğa göçebeyim
arkamda kaldı tüm gölgeler
ben özge zaman yolcusuyum
doyulmaz dünyanın şehvetinden
toprağın huzuruna varıyorum
cahildim
bir harami gibi
dünyayı çalmaya uğraşırken
hep kendimden çalmışım
yüzüme yamaladığım arsızlıklarla
gözlerimde tövbelerin ıslaklığı kaldı
canımı bölüştüğüm kurtlar sofrasında
etimden geriye sefil heykelim kaldı
bir atın yelesinde taşıdım ömrümü
kervan soyan eşkıyalara yoldaştı torlak gençliğim
kaç mezarlık geçtim
mermer taşlara tutunan karıncalar gördüm
nasılda benziyordu tutunduğum dünya
mermer taşın elbet kararacak aklığına
dünyayı başucuma çelenk yapın
görenlere gafilliğim göz ibreti olsun
ney'den sesler yakın mazime
nuh tufanından kalma bir fırtınaydı alametim
bu merhametsiz asır
ışığını kaybetmiş günlerimin kapkara yalnızlığıydı
gözlerim açık öldüm sanmayın
beyazdan bir şefkat dokundu gözkapaklarıma