Bir ferah feza çalar
Küflü odalardan taze bir gelin esintisi geçer
Eski bir film sahnesinden Hacı Arif Bey seslenir
Nigar Kalfa bilmem yine ne fettanlık peşindedir
Küçük hanım, küçük hanım! Seslenişleri bir genç kız kalbini gurbete çevirir
İstanbulîn giymiş şık erkekler Fransa’daki son modayı konuşur
Mısır Çarşısından gelen bohçaları cariyeler bölüşülür
Devir değişir, ferah feza hicaza dönüşür
Sükûnlar sökün eder, makamlar değişir
Kalpler değişir, sevda dönüşür
Müzeyyen Hanım bir başka okur da
Nedense Ahmet Özhan hep yeşil yeşil bakar
Yağmur ancak Emel Sayın yalvarırsa yağar parmaklar arasından
Kız İstanbullu değildir ona her yer Trabzon
Angara’nın bağları çalmadan başlamaz bitmez düğün
Ah dedem, ah efendim…
Çelebi katip olsa, kalem mürekkep
Gerçeği yazamadı inan kiramen katipler
Dünyaya insan olup ineli Lucifer, hepimiz şeytansever
Anne basma entariler Gucci eli değeli trendler
Demet, gözümüze sokana dek bilmedik tektaşı olmayan neyler
Çal( sın) o halde kapımızı da bilmem kaçıncı vur(gun) sayılır…
Resim: İki Müzisyen Kız / Osman Hamdi Bey