Bazen.
Çoğu zamanın yumuşak derinliği… ordan girilir evlere
Kalpteki
hesap dünyaya uymaz
Her
şey birbiri için ama biz değil
Yarım
bütünün hepsi
Yağmur
çekildiğinde göğe doğru nemli tebessümüyle
Şakıyan
bir musiki olur arz
Gözlere
en yakın yapraklarda can rengi
Özlem
kurumaz, damlalar arasında mesafe olmaz
Yılda
bir defa da olsa açmayı unutmaz mum çiçeği
Nehirlerin
fısıldadığı o gür şarkıları duyduğu için
Çobanpüskülü
güzellik çalısı ile altın otu laden çiçeği ile
Samimidir
hep
Toprağın
huzur dolu kalbinde
Yalnızlık
barınamaz
Birbirini
anlayan papatyaların her şeyi mükemmel buluşu gibi baygın
Ayaklar
altında ezilişi
Onca
kıyıma pes etmeyişi sevgi saflarının
Gökte
de yerde de vuslatından
Salyangozların
hayat yürüyüşünü güzellikte kullananlar da
Yağmurdan
sonra bulmuş olabilir
İzleri
var, okunaklı suskuları ama elleri yok onun
Yalnız
da gidebilir
“Nasılsın”
sorusunu da insanlar bulmuş
Hiç
cevaplanmamış mı bu soru
Böyle
soru olur mu
İnsan
ağrıyandır, söz emanet, ses yanılgı
Yüklenip
attığıdır bulutların taşıdığı
Zahmete
maruz kalanlara rahmet
Ey
su birikintisi
Ey
zıplanan çocuk sevinci
Ey
geriye götüren akşam
Güneşin
ay’a hasretini al içimizden
Gecenin
gündüze
Kimsenin
payına düşene bükülmesin boynu
Yine
gelir de, yine açar goncalar
Yine
fısıldaşır bir şarkı
İnsan
kendine emanettir unuttun mu
Çok
şey öğrenip hiçbir şey bilemeyen
İğde
çiçeği kadar dalına yaslanmaya muhtaç
Ama
sonunda hep kendine kalan
Ne
alışabilen dünyaya ne kuşlar gibi kafile kafile göç edebilen
Adı
kulağına okunmuş tek canlı
Ellerini çekmesin koynundan