Meraklı çoban çocuk; kır kafalı, kırçıl sakallı Değirmenci Bilge Dede’ye sordu: Gözelerden kana kana içtim, avuç avuç yüzüme çaldım onu. Hem bedenimi arındırdım hem ruhum yundu. Aklıma düştü sormak istedim. Su nedir Dede? En iyi sen bilirsin. Sana yaren, emeğine yoldaştır su.
Su mu dersin evlat, dedi Dede.
Usulca çöktü değirmenin girişindeki bir ayağı kırık sekmene. Üstü, başı, yüzü, sakalı un beyazıydı. Diyeceklerini yazacakmış gibi -kalem yerine- eline körpe bir dal parçası aldı. Yüzünü göğe yöneltti ve demeye başladı: Su hayattır. Cümle nebatat, hayvanat ve insanlar su ile can bulur ve dahi hayat sürer. Suyun gelmediği yer kıt, olmadığı belde çoraktır. Kendisi bizatihi ab-ı hayattır, hayat suyudur, ömür vesilesidir, cana ferdir. Bundan sebep onsuz beldelerin mukimleri azdır, zor yaşar, erken ölür.Toprak suya muntazırdır hep. Toprağın sevdasıdır su, can bulmak için hem sevdalıdır hem mecburdur suya. Toprak suyun kadrini en iyi bilendir ki su da toprağa ülfettedir. İki aşina birbirine vuslata erdiğinden az vakit sonra sürurdan kupkuru vahalar göverir, boz çayırlar elvan elvan süslenir, çayır kuşları şadiye okur. Çiçek açmak, kiraz irilmek, zeytin tat için onu bekler. Tek damlası bile zayi olmaz yolunu gözleyenlerde, cümle mahlûkat hep fayda devşirir.Su lezzettir. Yaşama dair tüm vazgeçilmezler suya muhtaçtır. Onsuz ne sağlık olabilir ne de keyif. Zamanın hazzı, günün tadı onun yokluğunda yerini nahoşluğa bırakır. Üşürsen ısıtıp, hararetliysen soğutup içersin. Katık olup yoğurdunu bereketlendirir, yoldaş olup pekmezini çoğaltır. Çayına dem, kahvene hatır kılar.Su arındırır. Bedendeki necaseti, ruhtaki hadesi paklarsa su paklar. Çünkü insan, her daim pasak üretir; kire bulaşır. Ama temizliğe müpteladır. En kadim temizlik vesilesidir su. Temizlikte onun yaveri kül, sabun, tokaç, leğen değişse de suyun yerine başka bir şey ikame edilemez.Su medeniyettir. Asgari insanî hassasiyetler dahi su ile yerine getirilir. Olmazlığı ilkelliktir. Kadim zamanlardan beri insanlığı kendine çekmiş; meskûn mahalleri yanı başına kurdurmuştur. En sarp vadilerin arasındaki kıvrım kıvrım yollar, suyun rehberliğinde menzile varır. Yolunu kaybetmişin yönüdür su. Onun izinde ya bir yol bulunur ya bir yol açılır. Selametli bir sahile erilir.Su yansızdır. Ayrım yapmaz istifade edenleri arasında. Güle can olurken dikeni de doyurur. Bülbüle ses verirken kargayı reddetmez. Bir ceylan da su içmeye iner, insafsız bir avcı da su taşır kırbasında.
Su nimettir. Hem su, elzem nimet içinde havadan sonra insanın istifadesine sunulanların ikincisidir.
Su muazzezdir. Su gibi aziz ol derler, ya işte bundandır.
Suya muhtaçsın. Onsuz ömrün kısadır; fersiz, kirli, ilkel, kupkuru ve tatsızsın.
Susuzsan noksansın ve fanilerin birinci biçaresisin.
Nicesinden ve bunlardan sebep su değerdir, su izzettir. Ferahlık menbağı, ongunluk pınarıdır.
Dede sözü bitirmişti. Az durdu ikisi de.
Sonra, çocuk çoban: Su… dedi. Ona dair tüm kelamlar meğer dilinin ucundaymış. Öğrendim suyu. Sağ olasın.
Çocuğun nasibinde bu kez suyun talimi varmış. Suya kanmıştı. Biraz daha sessizlik oldu. İlkinden uzundu. Şimdi, öğrendiklerini zihninde öğütüyordu çocuk.
Söyleşmenin uzamasından ötürü koyunlar, karşı obuzdan aşmış, keleklerin sesi ıralamıştı. Kalk, dedi yaşlı adam. Koyunlar gitti. Çocuk kafasını kaldırdı. Ses aradı, azalmış da olsa aradığını buldu. Zıplar gibi oturduğu yerden ayaklandı ve değneğini kaptığı gibi koyunlarına doğru seğirtmeye başladı.
Dede ardından ünledi: Yine gel çocuk!
Çocuk yönü koyunlarına dönük hızlı adımlarla değirmenden uzaklaşırken yaşlı adamın da duyacağı şekilde cevap verdi: Gelirim Dede, gelirim!