bir ses bir nefes muhtacıyım
bir ömür acımın ilacıyım
göklerden ulu bir inilti
duyulsun artık
iliklerim çözülüyor
ellerim kırık bir kuş kanadı
işlevsiz
yüreğim yüreği
pır pır
güneşi aydınlatacak
ateşi yakacak
ulvi bir eylem
denizi boğacak
bir sevinç istiyorum
iki gözümün nuru
gönlümün huzuru
nerdesin
yıllar var ki özlemekteyim
her gün yolunu gözlemekteyim
yorgun
yılgın
avarelik yaraşmıyor nabzıma
göz boncuklarım dökülüveriyor
yakup’un ciğerleri soluyor içimde
kokusuna hasret kaldığım
canparem
evladım
ne gündüzüm kaldı
ne gecem
hasretinden anlarım yıllar oldu
zaman boğazımda düğüm oldu
düğüm düğüm
boğum boğum
seni ararım ey oğul
nerdesin
bir ses bir nefes muhtacıyım
bir ömür acımın ilacıyım
göklerden ulu bir inilti
duyulsun artık
burnumda tütüyorsun
yastığınla uyur dururum
son giydiğin gömleğini yıkatmadım anana
elime yüzüme gözüme sürer
nefeslenirim oğul
yattığın yatak
baktığın pencere
su içtiğin bardak
yemek yediğin kap kacak
seni ister oğul
hepsi çığlık çığlık seni haykırır
ev seni inlerken
ben seni dinlerim oğul
ağaçtaki kuştan
esen yelden
haber bekler
yolun gözlerim oğul
yıldızlara haber saldım en son
siz pek yukardasınız benim yıldızımı görünce deyin diye
eli kulağında dedi samanyolu
…
bekledim bekledim
yollarına gözüm düştü ciğergahım
dediler bir haber var emmi
telli turnadan gelmiş ya bu haber
bulduk bulduk bi gel hele
adaletin hükümsüz kaldığı yere
bakındım köşe bucak saraya
cemaline vuslat dilerken
beyaz bir torba tutuşturdular elime
sandım ki eşyaların
dursun hele köşede bana oğlumu verin o nerde
…
bir ses bir nefes muhtacıyım
bir ömür acımın ilacıyım
göklerden ulu bir inilti
duyulsun artık
başlar öne eğildi
etraf tonla gerildi
ay parçam nerde
susmayın ağalar
gel dediniz
haber var dediniz
geldik işte
söyleyin hakim beyler
nerede benim iki gözüm
…
elime tutuşturdular o torbayı
dediler yavrunun kemikleri
erkekler ağlamaz ya
ağlamam ağlamam hakim beyler
konuşmam da gayrı
yürek sesim sen de hiç hislenme
anladım
bu dünya bize göre değil
doğarken yenik başlamışız bi kere
coğrafya kaderdir kaderdir işte