saklanan bir yabancıydım
uzun gurbet yolculuklarında
kör rüzgârlar sildi izlerimi
hangi menzilde durduysam
yüzümdeki talan
gizleyemedi beni
yalınayak düşüncelerle yürüdüm
nal söktüren mesafelerde
mıh gibi çakılıp kaldığım
dağban öfkemle basıp da susturduğum
yerin ahıydı
kurgan ayinlerinden kalma
yüzyıllar taşırdım içimde
bakışlarım delip geçerken aynadaki suretimi
cam kırığında gördüğüm
yaşamak için ezberlediğim duaların sızıntısıydı yüzümde
görünmeyen yanım kölelik arayışıydı
çiğnenmiş kalabalıklar içinde
bedenim aklımda sallanırken
sisli bir yolculuk içinde vardım sandığım
tüm menziller eski bir yalandı
kulaklarıma pelesenk olmuş sancılı bir sesle
kör boşlukların dehlizlerinde sürüklendim
an gelir insan kendisine de tuzakmış
yetindiğim anda savrulup düştüğüm yer
katran karası karanlığımdı
ve artık olması gecikmiş seyrime yürüyorum
avuçlarıma hilkat kınası sürerek
göğsümden kollarıma düşen boşlukta
beni bekliyor rahman'ın sırrı
topraktan yaratılmış asırlık öyküleriyle
hakikat yeniden doğuran rahman'ın adı