murat emir murat emir

Şâz

kardeş halkların dillerinde şarkılar söylemenin yasaklandığı bir coğrafyada

yaşadın çocukluğunu

gönlün bir alınganlık atölyesi

gönlün bir bağışlama sayesi

kuğular soluklanırdı, gönlünün kıyısında

kuyuların kuytusunda, öğrenilmiş kırgınlıklara nöbet tutardın

usanmaya da vaktin yoktu uslanmaya da

 

bergüzar kıvançlar abit sırtına yük

aşkın alınganlıklarından büyük

öyle şaz hayaller kurardın

 

yıllar geçti, aşklar,

ahmet kaya, ütülü pantolonlar,

hızlıca çay içtiğin kantin,

şubatlar, bildiriler, sosyalist krallıklar, temmuzlar ve sair

göğsünden haset doğurdu kardeşin, sana dair

insan yapımı bir kuyunun (ilki gibi) proloter olmayan bir yusufu oldun

kuyunun kuytusu aydınlığınla sermest

göğsün koyusu renvak ertelere murabıt

 

ve sen yusuf bir derviş dinginliğiyle suskun

bu kuyu okulunda ümranlar kurguluyorsun

 

ve ben suskunarak geldim sana

gözlerimde ıslak bir tufan hikayesi...

devamını oku