mehmet safa yalçıntaş mehmet safa yalçıntaş

Her Ayda Bir Sen Var

Uzun zaman olmuş yaşlı bedeninin özlemle kavrulması. Eskilerin dediği gibi karasına bulanmış sevdası. Şimdilerde, yakınken son nefesine, geçen senelerden çok ayları sayıklar olmuş. İnsan hayat arkadaşını kaybedince, hayatla arkadaşlığı da kaybediyor…

Küçücük parçası kalana kadar yakar canını her hatıra. Bir damla düşse közüne, bağırıverir sevda ve haykırır ona dair ne varsa. Ne kokusu gider ne de bıraktığı parmak izi, evin her yanı ondan bir eşya.

 

Hala eğilerek yürüyorum verandada,

Belimde yalnızlığımı taşıdığım bir ağrı,

Senin gittiğin Ocak’tan kalma.

Üzerimde önü düğmeli Mayıs’ta aldığın o hırka,

Hala biraz sen kokuyor,

Yıkamak pek mümkün olmadı,

Malum her daim sırtımda.

 

Sevilmez vedalar. Ne el sallaması biter gidenin ardından ne de dökülen sular dindirir anneannemin kovasından. Bıraktığı sadece özlem olur geride kalan. En güzel sofralar kurulsa damağının ucunda ya da dökülse lokmalar sarılsa burma, beş para etmez o yoksa yanında…

 

Şu sandalyeye her oturduğumda,

Hani eskiden seninle yan yana,

Toprağın Ağustos kuruluğu boğazımda.

Okuduğum her satır tuzlanıyor dudaklarımda,

Her satırın sonuna vardığımda,

Sanki hepsi isminin kafiyesi ile bitiyor son anda.

-

Öyle işte sevemedim Temmuz’ları, hiç sorma,

İnsanı yazın bile üşütüyor bu şarkılar,

Sandalye desen o da aynı Temmuz,

Her sallantısında içimi titreten bir hatıra…

 

Göreceli de olsa zaman, geçtiğini hisseder insan. Eğer özlediyse, aklına deva arar ya da derdine bir çare. Bazen ne yediğini unutur bazense suladı mı çiçekleri solmadan bilahare.


Bugün doğduğum günmüş Şubat’ta,

Meğer insan özledi mi,

Unuturmuş olması gereken ne varsa aklında,

Maskara olurmuş Mart’a.

Şimdi yakmamak elde değil,

Nisan ayından kalan şu sayfaları,

Gidişinin ardında.

 

Tövbeleri boşuna diline sarma. Ne öncesini hatırlarsın ne de inanabilirsin yeniden sevdaya!


Hep söylerdin;

Kasım’da aşk başka,

Halbuki biz daha Eylül’ü görememiştik,

Şimdi ikimizi de götürdü bu şehir kendinden başkalarına…

 

Fesleğen, ıhlamur ya da papatya. Bunlar huzur, güven ve sevgi kokusudur yani bağdır çocukluğuna. Ve görmesi Haziran ayındadır gidişleri Ekim’i bulsa da. İki ara bir derede koklarsan her birini, yeniden doğmuş gibi olursun onların yanında…

 

Her Haziran aynı umutlar,

Her Ekim ayrı hüsranlar.

Geçen tüm Aralık’lar,

Yeni başlayan hüznün manzarası,

Bizden olmadı ama,

Tutuşsun tüm eller ayrılmasın parmaklar…

devamını oku