Nezih N. Kırmızcı Nezih N. Kırmızcı

Çevirinin Kaderi ve Dilde Olmayan Kelimeler

Bir dil, başka bir dile -hemen herkesin kabul ettiği gibi- tamamen ve kelimesi kelimesine çevrilemez. Dillerdeki kelimeler birbiriyle örtüşmediği için bazı kelimeler/anlamlar eksik kalabiliyor. Bu durumda dil bunu yeni üretilen ya da diğer dillerden aldığı kelimelerle karşılama yoluna gidiyor. Her dilde bir anlamı, kavramı, nesne ya da varlığı karşılayan kelimeler olmak zorunda değil. Kültürel yaşam ve kalıplar buna izin vermeyebilir ya da ihtiyaçlar bunun dışında kalabilir. Teknik ve ilmi gelişmeler sonucunda da gelişmenin ortaya çıktığı dil çevresinin ürettiği yeni kelimeler kullanılabilir.

Dilde bazı anlamları karşılayan kelimeler olmaması durumunda yeni kelime türetmek uzun bir süreç gerektirdiği için başka bir dilden yeni kelime almak zorunlu hale gelir. Fakat kültürel olarak varlığını koruyan bir olgunun dilde kendisine yer bulamamasını anlamlandırabilmek zordur. Mesela halk arasında tıp erbabı için kullanılan ve Fransızca kökenli doktor kelimesinin dilimizde olağan karşılığını bulamıyoruz. “Tabip ve hekim” kelimeleri Arapça. Türkçemizde onları karşılayan bir kelime yok. Yeni bir kelime bulmalı mıyız yoksa eskiden hekim ve eczacı için kullanılan otacı kelimesini mi canlandırmalıyız?   

Teknolojik gelişmeler yeni kelimeler sunsa da dilde onlara karşılık bulunacak kelimeler zamanla dille kaynaşabiliyor. Bir dönem computer denilen bilgisayar kelimesi ilk duyulduğunda kulağa tuhaf gelse de şu an herkesçe normal ve sıradan bir kelime olarak dilde yer edinmiş durumda. Faks için oluşturulan “belgegeçer” kelimesi henüz resmi belge ve internet adreslerinde sıklıkla kullanılıyor ancak alışması zaman alacak.

Sosyal medyada karşımıza çıkan “fenomen ve trend” gibi kelimeler, dile kolay bir karşılığı olmadığından mı kullanılıyor ya da anlamı bilinmediğinden mi bazen yanlış kullanılıyor; bunun iyi tespit edilmesi gerekiyor. Plaza dili diye boşlukta yer alan “set etmek” gibi kelimelerin ısrarla kullanılması da Türkçemizi küçük görmenin göstergesi mi, aynı ifade için “ayarlamak” demenin nesi garip? Kendi komplekslerinden terim mi oluşturmaya çalışıyorlar, anlaşılması zor bir durum. “Türkçesi varken” demeye kadar gitmeyeceğim ancak kolayı varken neden zorlama bir dil çıkarma peşindeler.

Selfie kelimesi de selfi şeklinde konuşmalara yerleşmişti ancak bilinçli vatandaşlar sayesinde özçekim kelimesi yerleşmeye başladı. Bunların yaygınlaşmasının yavaş olması kelimenin söyleniş özelliğiyle de ilgili aslında. Özdeyiş anlamına gelen “motto” kelimesi de böyle. İki heceli selfi ya da motto yerine üç heceli bir Türkçe karşılık kullanılması dile kolay gelmiyor. Bu yüzden birçok kimse maalesef yabancı kelime kullanmayı tercih ediyor. Yukarıda sözünü ettiğim, söylenişi zor olan “set etmek” ifadesi yerine “ayarlamak” kelimesinin kullanılmasında ise tam aksi bir durum geçerli. Her kelimede kompleksimizi konuşturursak ya da kolayına kaçarsak dilimiz ne hale gelecek?

Bir dilin ve dildeki kelimelerin yaşaması için kullanılması gerekir. Yemek yerken lokmanın değmediği bir diş bile çürürken yazıda, konuşmada kullanılmayan bir sözcük unutulup gitmez mi?

Dilimizin yaşamasını istiyorsak onu küçük görmeden kullanmamız gerekiyor. “Dilde varsa kullan, yoksa başka dilden al, Türkçeleştir” şeklinde bir özdeyişi kılavuz kabul edelim ve dilimizi tüm imkanları ölçüsünde kullanmaya devam edelim.

 

devamını oku