emel akbaş emel akbaş

Salkım Hanım’ın Taneleri

Film, Yılmaz Karakoyunlu’nun aynı adlı kitabından uyarlanarak beyazperdeye 1999 yılında Tomris Giritlioğlu tarafından taşınmıştır. Görsel hafızamızın daha uzun süreli bir kayıt gücü olduğunun günümüzde kabul edildiğini hatırlatarak, filmin toplumda kitaptan daha çok ses getirdiği ve bugün hala hafızalarda tazeliğini koruduğunu söyleyebilirim. 

Film 19 Kasım 1999 yılında gösterime girmiş ve alınan tepkiler ve talepler filmin devamı niteliğinde olan Güz Sancısı adlı filmin 2008 yılında yine aynı yönetmen tarafından çekilmesini sağlamıştır. Film, 72. Akademi Ödülleri'nde Türkiye'nin yabancı dilde en iyi film dalında Oscar aday adayı olarak seçilmiştir.

Salkım Hanım’ın Taneleri temelde, ticaret hayatının getirmiş olduğu zenginlik hırsı ile şevkini ve özel yaşamın gizliliğini açığa vurarak seyirciyi etkisi altına almıştır. Gelişen olaylar neticesinde filmin odak noktası Varlık Vergisi olmuştur. II. Dünya Savaşı’nın faşizan rüzgârının etkisi altına giren Türkiye’de de gayrimüslimlere yönelik bazı ekonomik girişimler olmuştur. Bunların belki de en akılda kalanı iki buçuk yıl boyunca yürürlükte kalan ve uygulanış şekli bakımından travmatik etkiler bırakan gayrimüslimlere yönelik çıkarılmış Varlık Vergisi’dir. Adeta Osmanlı İmparatorluğu döneminde ödenen cizye vergisi geri gelmiştir.  

Varlık vergisi, ticaret yapanların gayrimüslim olması sebep gösterilerek bu vatandaşların tüm ticari hacmi dikkate alınarak belirlenmiştir. Ardından devlet ödemekle mükellef tutmuş ancak vergiyi ödeyemeyenler Erzurum’un soğuk iklim şartlarına maruz bırakılarak TCDD’de çalıştırılmıştır. İnsanlar burada yaklaşık doksan beş kuruşa çalıştırılmıştır. Bunun altmış beş kuruşu yemek giderleri gösterilerek, kalan yirmi beş kuruş ise Varlık Vergisi borçlarının kapanması için belirlenmiştir. Varlık Vergisi kanununun resmi gerekçesi, hükümet tarafından “olağanüstü savaş koşullarının yarattığı yüksek kârlılığı vergilemek” olarak dile getirilmiş ve herhangi bir dini veya etnik grubu hedef almadığı beyan edilmiş olsa da işin aslı farklıdır. Basına kapalı olarak yapılan CHP grup toplantısında Başbakan Şükrü Saracoğlu’nun vurguladığı gerekçeler farklıdır: “Bu kanun, aynı zamanda bir devrim kanunudur. Bize ekonomik bağımsızlığımızı kazandıracak bir fırsat karşısındayız. Piyasamıza egemen olan yabancıları böylece ortadan kaldırarak, Türk piyasasını Türklerin eline vereceğiz. Bu memleket tarafından gösterilen misafirperverlikten faydalanarak zengin oldukları halde, ona karşı bu nazik anda vazifelerini yapmaktan kaçınacak kimseler hakkında bu kanun, bütün şiddetiyle uygulanacaktır.” Bazı kaynaklarda sadece Müslümanlar için olduğu belirtilen düşük vergiler aslında büyük çiftçilerden alınmıştır ve yasada %5’i geçemeyeceği belirtilmiştir.

Salkım Hanım’ın Taneleri, Türkiye’nin 1938-1944 yılları arasında geçen enflasyon durumunu da yansıtmaktadır. Varlık Vergisi, 11 Kasım 1942 tarih ve 4305 sayılı kanunla yürürlüğe konmuştur. Bu tarihsel alt yapı dikkate alınarak filme odaklandığımızda ise ana karakter olan Nora’nın istemediği bir birliktelik gerçekleştirdiği ve daha sonra hayatını Halit Bey ile birleştirdiğini görmekteyiz. Nora, yaşadığı travma sebebiyle yakalandığı psikolojik hastalıkla cebelleşirken, Halit Bey ise bu duruma hep üzüntü duymuştur. Nora’nın erkek kardeşi Levon ise bu durumdan hiç hoşnut değildir fakat ne Halit Bey ne de Levon, Nora’nın başından geçen bu olayı bilmemektedir. Halit Bey, varlıklı ve ağırlığı olan, tanınan bir tüccardır. Levon ise ablasıyla evli olan Halit Bey vasıtası ile ticaret hayatına kumaşçı olarak atılmıştır. Filmin ana karakterlerinden bir diğeri de Halit Bey’in sağ kolu olan Bekir’dir. Halit Beyin hizmetkarlığını yapan Bekir, Niğde’den göç etmiş ahbabı Durmuş’un yanına gelmesiyle adeta başka biri olup çıkar. Karakterindeki değişimi dışarıdan rahatlıkla görebileceğimiz Bekir’i fırsat eline geçtiğinde bir insanın neler yapabileceğinin örneği olarak yorumlamak gerekmektedir.

Nora’nın hastalığı Halit Bey’i epeyce yalnız bırakmıştır. Nefise ile vakit geçirmeye başlayan Halit Bey, bu birlikteliği uzun süre sürdüremez. Çünkü Nefise, parayı seven, para kimde ise tarafını ona göre alan biridir. Niğde’den göç edip İstanbul’a gelen Durmuş ve Nimet’e yardımcı olan Bekir, Halit Bey’den Durmuş’a iş istemektedir. Ticaretin en alt kesiminden yani hamal olarak bu dünya girmiştir Durmuş, ancak bu durumu kendisine yediremez. Gözü daha sonradan açılan Durmuş, Bekir ile iş kurmak ister. Fakat ne Durmuş’un ne de Bekir’in iş kurmak için yeterli paraları yoktur. Halit Bey ve Levon, Bekir’in hatırı için bir şekilde iş kurmalarına yardımcı olmuştur. Durmuş kötü ortak, Bekir ise iyi ortak rolüne bürünür. Varlık Vergisi’nin ortaya çıkması itibariyle Levon, gayrimüslim olmasından mütevelli vergisinin bir kısmını ödeyemediğinden dükkanını satmak zorunda kalır. Daha önceden Bekir’e vermiş olduğu borç parayı da alamayınca durumu iyice kötüye gider ve vergiyi ödeyemez. Bunun sonucunda da Aşkale’ye çalışma kampına sürülür. Bu yaşananlardan kötü etkilenen Nora, hem kendi canına hem de bebeğinin canına kıyarak hayatına son verir.

Bu olaylar gerçekleşirken Durmuş, Halit Bey’in sahip olduğu tüm varlıklarını satın alır. Halit Bey ise tüccar olduğundan mütevellit vergisini ödeyerek sürgün yemekten kurtulur. Lakin Durmuş’un tüm planları Halit Bey’i de alt üst eder. Vergi dairesinde gayrimüslim olduğu ortaya çıkınca Aşkale’ye çalışma kampına gönderilir. Halit Bey, sürgün yediği yıl içinde Nora’nın kendi canına kıydığını Durmuş’un Halit Bey’e yazdığı mektup ile öğrenir. Halit Bey, sürgünden kaçmak için bir yol bulur ve kışın zor şartlarına rağmen yola koyulur. Levon ise Halit Bey’in arkasından gider. Levon, Halit Bey’i ne kadar kurtarmak isterse de Halit Bey, yorgun düşer ve donarak hayatını kaybeder. Levon, Halit Bey’in cebinde bir mektup bulur ve cebine koyarak geri döner ama Levon sürgünden kaçtığı için sürgün hapishanesine gönderilir.

Günün birinde sabah vakitlerinde hazırlanan Aşkale sürgünleri, bir müfettişin Varlık Vergisi’nin sona erdiğini ve geri İstanbul’a dönebileceklerini beyan etmesiyle Levon ve diğer gayrimüslim arkadaşları yola koyulup İstanbul’a döner. Bekir, Levon’un yolunu dört gözle bekler ve Levon’u evinde misafir eder. Levon, Halit Bey’in öldüğünü Bekir ve Nedime’ye söyler. Tam o vakit Levon, Halit Bey’in cebinden almış olduğu mektubu Bekir’e verir ve Bekir bu hışımla Durmuş’un yanına gider. Durmuş’un planı tıkır tıkır işlemektedir. Sonradan anlaşılan bu durum Bekir sayesinde ortaya çıkmıştır ama Durmuş ile giriştiği kavgada Durmuş tarafından vurularak hayatını kaybeder.

Salkım Hanım’ın Taneleri’ni ülkenin içinde bulunduğu konjonktürel süreç içinde incelemek gerekirse Varlık Vergisi, toplumsal değişim tiplerinden zorlayıcı etmen olmasına sebep olmuştur. Halit Bey’in, Levon’un ve birçok gayrimüslimin zorunlu vergiye tabii tutulması, toplumsal hareketi tetiklemiştir. Halit Bey, aşağı dikey toplumsal hareketliliğe maruz kalarak bulunduğu üst sınıftan çıkmıştır. Levon karakteri de Halit Bey gibi, bulunduğu orta sınıftan alt sınıfa geçmiştir. Durmuş ise alt sosyo-ekonomik durumundan karaborsacılık yaparak üst sınıfa geçiş yapmıştır. Toplumsal hareketliliğin bu denli değişimi aslında ticaretin ne kadar önemli bir boyutta olduğunu göstermektedir. Söz konusu ticaretin doğruluğu en neticede önem arz etmektedir. Olağanüstü bir karar ile gerçekleşen bu durum Varlık Vergisi ile ortaya çıkmıştır.

devamını oku