gürsel akbulut gürsel akbulut

Mutluluk Sahiden Bulaşıcı Mı?

''İnsanlar mutlu ve neşeliyken o kadar güzeller ki 
Kalpleri öylesine sevgi dolu ki
Bu mutluluk gerçekten bulaşıcı.''
Dostoyevski

Nasıl ki gülümsemenin ve esnemenin sinerjisi etki alanındakilere tıpkı elektrik akımı gibi sirayet ediyor onların ruh halinde bir devinim yaratıyorsa mutluluğun da bulaşıcı olma ihtimali pek tabi ki yüksektir. Sokakta karşılaştığı dostlarına gülücüğü ilk atan kişi ile beklenti içinde olmadan selamı ilk önce veren kişilerin muhataplarını mutlu kılması da bu kabildendir.  Zira  “ tebessüm etmek sadakadır” kavli sözünü rehber edinerek çevresine esenlik vermenin altında da mutluluğu yaymanın bir izdüşümü vardır.  Bizim yüzümüz ne kadar ışıldarsa ne kadar mutlu olursak tıpkı ayna misali karşımızdaki kişiler de doğal olarak o denli mutluluktan nasibini alırlar. Ve bu yansımalar mutluğumuzu onaylar mahiyette olup karşımızdaki kişilerinde mutlu olmasını sağlar.   Soyut manada toplumsal mutluluğu artırmanın en önemli yollarından birinin insan davranışıyla bağlantılı olduğunu varsayarsak erdemli ve diğer gam insanların varlığının toplum içindeki gücü oranında bu etkinin arttığını veya eksildiğini görürüz.   

Buna benzer misalleri çoğaltıp genele yayacak olursak.  İnsan hareketliliğinin en yoğun yaşandığı kitlesel alanlara da bakmak lazım. Bunlardan en önceliklisi ise cadde ve sokak mutluluğudur. Sokak sanatçıları etkinliği, duvar resimleri, reklam panoları dâhil her bir güzellik dolu mesajların kitlelerin zihinlerinde bir çeşit uyarıcı serotonin etkisi yapan eylemler olduğunu göz ardı etmemek lazım.  Bu da kişilerin kendilerini daha enerjik hissetmesini ve olaylara karşı daha pozitif bakmasını sağlayacaktır.   
Sokak deyip de geçmeyelim. Şehrin kitlesel etkileşim sahalarından en canlısı ve sürekli olanıdır. Şehrin kalbi burada atar. İçinde barındırdığı toplumun kendine özgü hayat enerjisi buradan insanların kalbine bir ırmak gibi akar.  İnsanların en kalabalık olduğu şehrin meydanlarında sokak sanatçılarının müzik yaptığını, duvarlarının resimlerle süslendiğini bir düşünün. Oradan gelip geçen herkes yüzleri gülümseyerek diğer sokaklara akacaktır.  Alın size en kolayından ve en etkileyici bir sosyal mutluluk kıvılcımı. Mahallin kalbinden pompalanan bu pozitif yaşam kaynağı şehrin bütün kılcallarına sirayet ederek toplumun hayat enerjisinin yükselmesine yol açacaktır.  Bütün bunları göz ardı ettiğimizde ise insanlar arasında sevgisizlik, güvensizlik alıp başını giderek dünyanın sevgi enerjisinin düşmesine vesile olacaktır.        

Davranış bilimciler, mutluluk ve sevgi dolu olumlu duygular ile hüzün ve öfke gibi olumsuz duyguların her ikisinin de bir insandan diğerine kolayca bulaştığını hep söylerler. Lakin bunlar sadece teorik bir tespit olarak kalmamalı.   Sosyal alt yapı oluşturarak bunların toplum dimağında canlılığını artırma hususunda mecralar oluşturmalı. Bir nevi sosyal sorumluluk projeleri olarak görülmeli ve bu söylemler eyleme de dönüşmeli.

Şehrül –Emin’ler Sanatı şehrin kalbine taşımak için ressamlara,  müzik adamlarına, peyzaj mimarlarına yer açmalı onlara kol kanat germeli. Halkın çoluğuyla çocuğuyla gezip dolaşacağı nefes alacağı piknik alanları, parklar, bahçeler,  oyun alanları, yürüyüş güzergâhları ve bisiklet yollarını halkın talebine gerek kalmadan en insani haliyle düzenleyip onların hizmetine sunmalı. Bu tür hizmetler toplumun huzuru ve mutluluğu ile ilgili kelebek etkisi yaratır. Toplumun mutluluk seviyesini artırarak içinde yaşadığı topluma ve şehre karşı aidiyet bilincini geliştirir. Aristoteles’in de söylediği gibi “kişi ancak erdemli bir hayat sürerse tam anlamıyla mutlu olabilir.”  Bununla birlikte sosyal mutluluk için daha da önemlisi; toplumlar eşit ve adaletli bir şekilde yönetilmeli. Değilse toplumlar aradığı iç huzuru bulamayınca bunun tam zıttı olarak kargaşa ortamına meyilli olurlar. Şeyh Edebali'nin buyurduğu gibi  “ insanı yaşat ki devlet yaşasın.”  İnsanlar huzur içinde yaşarsa sosyal devlet var olur. Devletin gönüllerde makes bulması için halkının mutlu, huzurlu ve güvende olması gerekiyor. Bireylerin ihtiyaçlarına ve hedeflerine önem veren toplumlar daha çok mutlu olma eğilimindedir. Bu da sağlıklı ve mutlu bir toplum demektir. 

devamını oku