fadıl oktay fadıl oktay

Kendine Sesleniş*

Bir kuşak en çok iki kuşak sonra, en son kimler bizim adımızı anacak acaba ki o da uzun aralıklarla olacak belki, o da kendi çocuğumuz eğer varsa (ve eğer anarsa) veya olursa (ve yine anarsa tabii ) torunumuz tarafından o da albümde kalmış birkaç soluk fotoğrafta parmakla gösterildiği zaman belki, ya da bir konuşmada ki çok kısacık bir konuşma olacak… belki hakkımızda ya da en üzücü olan belki de hiç anılmayacağız bile. Bazılarımız için bu da… yani hiç anılmamak yani isminin bir daha yeryüzünde hiç geçmemesi de mümkün.

İşte bundan bir yüzyıl sonrası ise hepten derin bir yok oluş, bizi artık bir yüzyıl sonra hiç anımsayan olmayacak ve biz bütün yaşadıklarımızla beraber derin bir sessizliğe gömüleceğiz. Tıpkı okyanusun bir daha hiç geçilmeyecek büyük çukurlarından birisine batarken içindeki ışıkları tek tek sönen ve bir daha hiç bulunamayacak bir kimsesiz gemi gibi, tıpkı bir daha hiç geçmeyeceğimiz uzak şehirlerin birindeki tenha bir sokaktan hızlıca geçmiş gitmiş ve yüzünü kimsenin hatırlayamadığı bir yabancı bi- risi gibi.

Sanki hiç sevmemiş ve hiç sevilmemiş, sanki hiç ağlamamış ve hiç gül- memiş, hatta insanın dili söylemeye varmıyor ama sanki “hiç var olmamış, sanki hiç yaşamamış” gibi...

*Kendine Sesleniş Kitabı s.43


devamını oku