muzaffer uzunoğlu muzaffer uzunoğlu

İtirazım Var!

Bir reklam filminde duymuştum: Hepimiz tatil için çalışıyoruz!

İnsanlar bir yıl boyunca bir haftalık, on günlük ya da bir aylık tatil için mi çalışıyor hakikaten? Bu doğru mudur?  Bir tatil firması için felsefesi olan bir motto, doğru bir önerme… Ama insanların ekseriyeti için lafügüzaf!

İş büyüsün, tartışalım! Sadece bir firmanın tüketimi teşvik için “Seni tatile özendireceğim; bilincinin altına yerleştirip tatilin gerçekten ilk ve en temel ihtiyacın olduğunu düşünmeni sağlayacağım, sonra da tatili benimle planlayacaksın.” mesajlı hınzır bir algısı olarak bakmayalım meseleye. Ciddiye alalım bu sözü. Tersten düşünelim: Tatile gidemeyenler niçin çalışıyor o zaman? Cevabı bence şu: Kalantorlar müreffeh olsun ve sayfiyeliklerde tenezzüh etsinler, ondan sebep!

Toplumdaki gelir dağılımı o kadar adaletsiz ki asgari geçinen ile zirvede maksimum hazla yaşayan cemiyet mensupları arasındaki mesafe büyüdükçe büyüyor her geçen gün.

Hep öyle değil miydi zaten?

Ahmet Efendi’nin kendisi 24 ay, oğullarından küçüğü 6, büyüğü 12 ay askerlik etsin memleketin doğusunda kuzeyinde. Bülent Bey on yıllar önce kendisi; sonra gece alemlerinin hızlısı, Bülentzade Şirketlerinin bakımlı, zımba prensi çürük çıksın da askerlik etmesin. Mehmetler, Hasanlar kınalı kuzu olsun birer ikişer, gün görmeden uçmaya varsın; serazat veliahtlar sahildeki localarında yorgunluk atsın(!), “eks aşk”larıyla aksın gecelere, geceleri gündüzle birleştirsin. Bir de yarım yamalak tahakkuk eden ama tahsili yıllara vabeste vergilerden ödül alsın diş kirası sadedinde canlı yayınlarda.

Konteslerin kuaförü eksik kalmasın, yedi arabalı konakta otursun kraliyet namıyla. Bir akşam yemeğinde iki kişi beş asgari ücretlik hesap ödesin de köle misal çalışan işçinin üç kuruşluk yevmiyesi geç ödensin.

Beyaz, şık formalarıyla onlar çim kortlarda tenis oynarken garibin en şanslı çocuğu halı saha bulunca şükretsin, sokak aralarında don atlet top tepiklesin. Onlar havuzlarının klorunu torunlarının ciltlerine uygun değerlere göre ayarlarken fakirin çocuğu sulama kanallarını yahut yol kenarlarındaki süs havuzlarını tercih etsin sıcaktan bunalınca!

Rençperin eli neden nasırlı, çoban neden kararık tenli, memur neden ak başlı? Onlar niye pâreleniyor, sen niçin öldün, ben neden okuyayım? Bir grup seçkin zevat, damak çatlatan menülerin sergilendiği şık masalarda çeşit çeşit lezzetleri gösterişli gövdelerine indirsinler diye mi tüm bu mücadele? Ne için çalışıyor kan ter içinde babalar, neden tek çeşitle karın doyuruyor analar!..

Evet, köşenin başını tutmuş adamların iyali rahat yaşasın diye bunca meşakkat! Onlar, yazın kızgın kumlardan serin sulara dalsın; kışın dağ yolundaki kaçak dağ evlerinde kış partileri düzenlesin, tercihen damıtılmış “İskoç yaşam suyu” yahut sıcak şaraplarını yudumlasın diye bu çile!

Topluma zerre değer katmayan “artis”lere ne demeli peki. Ne ürettin insanlık için? An itibariyle yaz dizilerinde zihinlerini bulandırdığın, sürreal bir hayatı empoze ettiğin körpe dimağlar vesilenle kolaya talip ve hayattan kopuk! Fakat sadece sen değilsin ki problem! Şahsi kazanımları için sorumsuz o projeleri hazırlayan, çeken, yayımlatanlar da aksak!

On bininci sıralarda yerleştiği tercihli üniversitelerden başarılarla mezun olan işçi, memur çocuğu; milyonuncu sıradan girdiği nevzuhur özel üniversiteden atılmaya ramak kala mezun olan, nahak zengin ailelerin çocuklarının yanından iş bulunca seviniyor. Hamisi olan kifayetsizler, ehilleri “vın” diye geçip “şak” diye istihdam oluyor, diğeri hayat stajına garson olarak devam ediyor!

Okulda olması gereken 9 yaşındaki bir çocuğun çöplerden kâğıt toplaması, manken eskisi assolistin kiloları kadar yer bulmasın münafık ekranlarda, riyakâr münazırların eracif sözlerinde!

Bu düzeni kuranlar ile bu düzeni bozacak tek bir şey dahi yapmayanlar haklarını çaldıkları, hakkını korumadıkları arasında gezinsin, onlar tarafından alkışlansın. Müthiş tezgâh!..

Evet! Sermaye düşmanlığı dünyanın en ilkel davranışlarındandır elbet. Fakat ferahı bölüşmez, kahrı beraber yaşamazsak bu terazi o sıkleti çekmez bir gün!

devamını oku